BİZ burada memleket meseleleriyle boğuşup birbirimizle uğraşaduralım, pek de uzağımızda olmayan Abu Dabi´de ilginç bir gelişme yaşanıyor. Amerika´nın önde gelen üniversitelerinden NYU, 2010´da NYU-Abu Dabi´yi açmaya hazırlanıyor. Bu gelişme Arap dünyasında üniversite eğitiminin kalitesini derinden etkileyecek. Sadece o değil. Üniversitenin varlığı Abu Dabi´yi gençler ve onların aileleri için güçlü bir çekim merkezi haline getirecek.
Birleşik Arap Emirlikleri nicedir yeni ve gösterişli şehir modelleri geliştirmekteydi. Lüks oteller, iş merkezleri, ışıltılı alışveriş merkezleri... Bu iddialı projenin bir parçasıydı. Ama üniversite bambaşka bir boyut. Bir öte boyut.
Burada öyle bir açılım var ki etkileri henüz yeni yeni anlaşılmakta. Zira yaşadığımız yüzyıl "global üniversiteler" yüzyılı olacak. Yerkürenin bambaşka köşelerinde okuyan gençler, sadece kendi yerel bağlamlarında değil, uluslararası bir düzlemde konumlanarak dünyaya bakacak ve bu şekilde iş arayacaklar. Bundan sonra, Abu Dabi´de okuyan bir öğrencinin Manhattan´da okuyan yaşıtıyla paralel dünyalar, eşit olanaklar bulabileceği üniversite modelleri yayılacak.
***
Halihazırda dünyanın her yerinden binlerce öğrenci, Amerika ve Avrupa´nın belli başlı üniversitelerine girmek için uğraşmakta. Giden öğrencilerin önemli bir kısmının dönmemesi beyin göçünü körüklüyor. Bugün dünyanın "yaratıcı beyin haritası"nı çıkarmaya kalksak, Doğu ve Batı arasındaki eşitsizliğin öğrenci beyin göçüyle daha da derinleştiğine tanık oluruz. Ne yazık ki bu durumdan Türkiye de nasibini alıyor. Tıptan mühendisliğe, sosyal bilimlerden tasarımcılığa kadar her alanda en parlak gençlerini Batı´ya kaptırıyor. Yaratıcılık dağılımının böylesine eşitsiz kurulduğu bir dünyada "global üniversite" modeli belki de bütün dengeleri sarsabilecek yepyeni bir adım demek.
Aslında denizaşırı üniversite modelleri bir süredir deneniyordu. Harvard´dan Princeton´a büyük üniversiteler, Şanghay´dan Buenos Aires´e dünya şehirlerinde modeller geliştirdi. Türkiye´de de özel üniversiteler, Avrupa ve Amerika´daki üniversitelerle ortak programlar yürütmekte. Ama NYU Abu Dabi çok daha büyük bir adım. Öncelikle NYU sürekli "göç alan" prestijli bir üniversite. Her sene Hindistan´dan Ürdün´e tek kelime İngilizce konuşmayan dar gelirli, orta gelirli anne babalar, çocuklarını okusun diye New York´a gönderir.
NYU 50 bin öğrencisi, 16 bin çalışanı ile Manhattan içinde ayrı bir dünyadır. Güzel sanatlar alanında ayrı bir şöhreti vardır. Sinema, edebiyat, reklamcılık, tasarım, müzik okumak isteyen gençler için haklı bir mıknatıstır. Peki nasıl oldu da New York´ta güzel sanatlar alanında uzmanlaşmış bir üniversite ta Arap çöllerinde şube açma kararı aldı? Üstelik dünyanın bu kadar kutuplaştığı bir dönemde.
***
Burada her kafadan bir ses çıkıyor. Kimileri diyor ki, "Amerika kültür emperyalizmi ihraç ediyor". Kimileri diyor ki, "Birleşik Arap Emirlikleri´nde para bol. Böyle şaşaalı bir iddia içine girdiler". Kimileri de şüphe içinde. Diyorlar ki, "Bir Arap ülkesinde tam anlamıyla akademik özgürlük bulmak mümkün mü? New York´tan kalkıp Abu Dabi´ye gidecek bir öğretim üyesi, orada özgürce dersini verebilecek mi? Binalar gösterişli olabilir ama içerik ne olacak? Mesela kadın hakları, eşcinsel hakları, çoğulcu demokrasi gibi konularda dersler nasıl anlatılacak? Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin ihtiyacı olan akademik özgürlük, bir Arap ülkesinde sağlanabilir mi?" Tüm bu soruların cevaplarını zaman gösterecek.
Ancak şu anda gayet net bir durum var. Biz burada milletçe kendi kendimizi didikleyip kolektif enerjimizi zayıflatırken, habire birbirimizi ötekileştirirken, el âlem "öteki"ni kendi ülkesine getiriyor! Bunu görmemiz lazım. Türkiye birbirinden yaratıcı insanların ülkesi. Ama aynı zamanda bezginiz ki ne bezgin! Ya kendimizi ya birbirimizi yıpratıyoruz. Bireysel ve kolektif enerjimizi hırpalamaktan vazgeçmemiz şart. Bu kadar genç nüfusu olan bir memlekette dar çekişmelere değil, evrensel açılımlara ihtiyacımız var.
30.07.2009