TÜRKİYE ramazan ayına yoğun ve hızlı bir gündemle girdi. Siyasetin meydanında bir sürü sivri söz, eleştiri ve karşılıklı itham uçuşuyor. Uzmanlar, gazeteciler, akademisyenler televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından görüş üstüne görüş bildiriyor. Bütün bunlar tam gaz süregiderken bu toplumda birileri de kendi köşelerinde sakin ve emin bir şekilde ramazan yardımları dağıtmakta.
Devlet aygıtlarına ya da hükümet kurumlarına değil, topluma ve toplumsal yaşama odaklanmayı tercih eden insanlar bunlar. Gündeme ilgisiz değiller ama radarlarının kapsamı gündemden ibaret değil. Gönüllü hayır kuruluşlarından bahsediyorum. Kendi aralarında para toplayan, erzak ve yakıt alan, semt semt, kapı kapı dolaşıp yardıma muhtaç aileleri yerinde tespit eden onlarca irili ufaklı vakıf ve dernek var.
İşte bu yakınlarda bunlardan bazılarının çalışanlarıyla uzun uzun konuşma fırsatı buldum. Gözlemlerini sordum. Ve söz birliği etmişçesine hemen hepsinin dile getirdiği ortak bir tespit var ki, Türkiye´nin toplumsal dokusuna dair çok şey söylüyor.
*
Bu toplumun en yoksul, en yoksun aileleriyle çalışan gönüllüler diyorlar ki: "Bu ramazanda gittiğimiz birçok ailede hep aynı şeyi gördük: Aileleri aslında kadınlar ayakta tutuyor. Erkekler ya kaçmış, ya hasta, ya işsiz, ya alkolik, ya depresyonda. Ekonomik krizde erkekler giderek edilgenleşirken kadınlar ailenin temel direği haline geliyor. En umutsuz vakalarda dahi her şeyi kadın ya da kadınlar çekip çeviriyor."
İstanbul´da yerinde tespit edilen aile yapılarından bazı örnekler. Semt Fatih. İzbe bir ev. Kadının kocası kaçmış, evli barklı oğlu kaçmış. Geriye kadın ve gelini kalmış, bir de beş çocuk, biri engelli. Kaynana-gelin aynı çatı altında bir başlarına ev geçindiriyor. Kadın merdiven siliyor, gelin temizliğe gidiyor. Günün birinde yeterince paraları olursa engelli çocuğa ortopedik ayakkabı almak istiyorlar.
Gene Fatih´ten bir başka örnek. Baba hapiste, kanserli anne tek başına çocuklara bakıyor. Annenin hastalığı ilerleyince büyük abla çalışıp kız kardeşini okutuyor. Örnekleri yüzlerle, binlerle çarpın: Torunlarına tek başına bakan ve altmışından sonra iş arayan anneanneler, babaanneler; eşini kaybettikten sonra bir daha evlenmeyip kendini çocuklarını yetiştirmeye adayan anneler...
Bildiğimizi sandığımız ama üzerinde hiçbir zaman durmadığımız bir konu bu: Yoksul ailelerde kadınların dirayeti! Kriz zamanlarında erkekler çekip gidebilirken, geride kalan kadınlar her ne pahasına olursa olsun ayak duruyor.
*
Bu ramazan ayında içinde yaşadığımız topluma gelin farklı bir nazarla bakın. Maddi geliri ve eğitim seviyesi en düşük aileleri ziyaret edin. Parçalanmış, dağılmış yuvalara bilhassa dikkat edin. Göreceksiniz ki bu toplumun çatısını da, aile yapısını da kadınlar sırtlanıyor.
Düzenli ailelerde ataerkillik daha belirgin olabilir, kadınlar karar alma mekanizmalarında ekseriya daha geri planda. Ne zaman ki evliliğin arabası fena halde tökezliyor, uçuruma yuvarlanıyor ya da ailede bir dram yaşanıyor, işte o zaman ömrü hayatı boyunca pasif ve itaatkâr olması öğretilen kadınlar ön plana geçiyor.
En sessiz kadınlardan beklenmedik cengâverler çıkıyor. Düzensiz, dağılmış, muhtaç ailelerde anaerkillik belirgin. Her şeyi kadın taşıyor.
Ne hikmetse, toplumu tutan, aileyi tutan, gündelik hayatı tutan kadınlar siyasette yok. Siyasetin dili erkek. Kimyası erkek. Kodları erkek. Sataşmaları, yumruklaşmaları, ithamları erkek. Halbuki bizler bıktık artık. Sert ve hoyrat ve hırçın ve uzlaşmaz üsluplar duymak istemiyoruz. Bunlardan memlekete bir hayır geleceğine inanmıyoruz.
Eğer erkek siyasetçiler didişmeye devam edeceklerse, farklı ve yapıcı bir üslup geliştiremeyeceklerse, takılmış plak gibi aynı şeyleri tekrar edeceklerse, o zaman çekilsinler. Ekstra kotalar ve pozitif ayrımcılıkla kadınlara yol versinler.
Ve sanmasınlar ki kadın tecrübesiz. Sanmasınlar ki kadın zayıf veya nazenin ya da dirayetsiz. Onlar sıcak gündem tartışırken, bu ülkede on binlerce kadın akla hayale gelmedik zor koşullarda hayat mücadelesi veriyor, çocuk yetiştiriyor. Ağrı ve hüzün eşiği yüksek kadınlar bunlar, kolay kolay yıkılmıyorlar.
27.08.2009