. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Üniversiteli gençlere

 

İNGİLTERE’de bir üniversitede öğrencilerle renkli, keyifli bir edebiyat etkinliğinde buluştum bu hafta. Her milletten, her dinden ve ırktan öğrenci yan yanaydı. Siyah bir kız öğrencinin, sapsarı saçlı bir kız öğrenciyle kucaklaştığını; Pakistanlı bir delikanlının, İrlandalı Katolik bir delikanlıyla futbol muhabbeti yaptığını; Nijeryalı bir gencin, Kanadalı bir gençle aynı kitabı okuduğunu; türbanlı Arap bir öğrencinin, Polonyalı bir kızla gülerek şakalaştığını görmek hem ilginç bir deneyimdi, hem de insana ve insanlığa dair umut verici.
Demokrasi, farklılıkların yan yana gelebildiği ve ortak bir yaşam etiği kurabildiği ortamlarda yeşeriyor. Ancak o zaman sağlam bir temele oturuyor. Çoğulcu demokratik sistem, farklıkları “yontmak” ya da aynılaştırmakla değil, tam tersine ezmeden korumak ve bir uyum içinde tutmakla oluyor ancak. Kendisine benzemeyenlere eşit bir şekilde saygı duymayı öğrenmek ve öğretmekle oluyor.
Türkiye’de son on senede birbirinden iddialı ve önemli üniversiteler açıldı, açılıyor. Ders programları, akademik altyapı hakkında çok şey yazılıyor ama ihmal ettiğimiz bir nokta var: Üniversite kampuslarında “çeşitlilik”e ne kadar yer var? Sadece farklı kültürlerden gelen öğrencilerin buluşmasından söz etmiyorum. Farklı sınıflardan, değişik ekonomik temellerden gelen öğrencilerin buluşması da bir o kadar önemli. Şayet bir üniversite öğrencisinin tüm arkadaşları onun gibi konuşan, düşünen, giyinen, “takılan” gençlerden ibaretse, çevresindeki herkes benzer ailelerden geliyorsa, o öğrencinin üniversite yılları içinde kazanacağı hayat deneyimi çok daha sınırlı olacaktır.
Zira sadece derslerden, hocalardan ya da kitaplardan değil, birbirimizden de çok şey öğreniyoruz şu hayatta. Devlet üniversiteleri, her türlü imkânsızlıklarına rağmen bu konuda özel üniversitelerden daha sağlam duruyorlar. ODTÜ’de, Boğaziçi’nde, Ege’de, İstanbul Üniversitesi’nde zengin öğrenci de dar gelirli öğrenci de yan yana okuyor. Halbuki bazı özel üniversitelerin öğrenci profilleri ne yazık ki hep ama hep birbirine benziyor. Bir avuç burslu öğrenci de kendi aralarında gruplaştıkları, kenetlendikleri için bir türlü çok sesli, çok renkli bir ortam sağlanamıyor.
Nabzı hızlı atan genç nüfuslu bir ülkeyiz ama ne yazık ki gençlerine güvenmeyen bir toplumuz. Hep yaşça büyük olanların daha iyiyi bildiğine inanıyoruz ya, yanılıyoruz. Bir toplum, gençlerine ne kadar imkân kapısı açabilirse o kadar söz sahibi olacaktır geleceğin dünyasında.
Bundan aylar evvel bir televizyon programında Türkiye’deki gençler hakkında iyimser sözler ettim diye ne kadar çok eleştiri aldım. “Uzayda mı yaşıyorsunuz, bizden ne köy olur ne kasaba” diye yazdı bir okur tepkiyle. Şimdi sakin bir gözle bakıyorum, bir İngiltere’deki gençlere, bir Türkiye’deki gençlere. Ve fikrimi aynen tekrarlıyorum. Bizim üniversite gençlerimizin birikim, zekâ, analitik düşünce, merak ve kabiliyet bakımından dünya standartlarında olduğuna inanıyorum.
Tek mesele, kendimize inanmamamız. O kadar alışmışız ki negatif bir enerjiyle eleştirmeye ve eleştirilmeye. Ne kendimizi motive ediyoruz, ne birbirimizi. Ne bir başkasının yaptığı işi takdir ediyoruz, ne takdir görüyoruz yeterince.
Bu yazıyı üniversiteli gençlere yazıyorum ve sadece onlara: Size neyi neden yapamayacağınızı söyleyen eleştirileri dinlemeyin. Takmayın artık, “Bunlar apolitik 80 kuşağı, fast-food çocukları, dünyaları MTV video kliplerinden ibaret” diyen sesleri. Siz okumaya bakın. Düşünmeye, yazmaya, üretmeye. Dünyayı da kendini de bilen bir nesil muazzam bir fark yaratabilir. Hem İngilizce okuyan, hem Osmanlıca anlayan. Hem global, hem yerel. Çok sesli, çok renkli, demokrat, hoşgörülü, dinamik, hem mütevazı, hem iddialı.
Neden olmasın?

 

30 Eylül 2010

 

İzlenme : 2624
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us