|
|
Yazılar |
Beraber yas tutmak |
Yedi ay içinde 246 kadın. Hiçbiri hayatta değil artık. Halbuki tek tek her birinin önünde daha görecek çok bahar vardı, yaşanacak nice güzellikler. Onları öldüren "düşman", sokakta tanımadıkları yabancı insanlar değil. En yakınları. En sevdikleri. En çok güvendikleri. Bizzat kendi ailelerindeki erkekler. Kocaları, ağabeyleri, kardeşleri ya da babaları... İşin tuhaf yanı ne biliyor musunuz? Bu kadınlardan belki de birçoğu onları öldüren erkekleri korumak, kollamak için canını bile verirdi. Öylesine sevmişlerdi onları. Yer Mersin. Kaç kez işittiğimiz bir dramın yepyeni bir halkası kapandı. İsmi Hatice Fırat. Gencecik bir insan. Suçu: Sevmek. Âşık olmak. Baskılardan bunalıp sevdiğine kaçmak. Cezası: Aile meclisinin ortak kararıyla ölüm. Peki bu kararı destekleyen aile fertleri namus temizlediğini sanıyor belki ama bundan sonra birbirlerinin yüzüne nasıl bakacaklar? Bir masum insanın ölümüne sebep veren o ihbarcı, nasıl vicdan azabı çekmeden yaşayacak? Mümkün mü? Ya böyle bir cinayeti işleyen ağabey, bundan sonra nasıl rahat uyku uyuyacak? Bir kişinin ölümüyle kaç kişinin hayatı yıkıldı. Hatice Fırat´ın cenazesini kadınlar kaldırdı. Ailenin erkekleri gelmeyince mahalle muhtarı ve gene mahalleli kadınlar bir araya gelerek tabutunu taşıdılar. Dualarını ettiler. Ailesi tarafından sadece yaşamaya değil, toprağa gömülmeye bile layık görülmeyen bir insanı son yolculuğuna dualarla uğurladılar. İnsanlık vazifelerini yerine getirdiler. İçleri yanarak. Ben bu satırları yazarken Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´dan randevu istemekteydi. Umuyorum ki kendisi de kız evlat babası olan Başbakan bu randevuyu verir. Umuyorum ki siyasetçiler, kadınların taleplerini ciddiyetle ve samimiyetle dinlerler. Çünkü artık yeter! Daha kaç genç kızımız, daha kaç kadınımız bu korkunç zihniyete kurban gidecek? Peki Diyanet İşleri neden bu konuda ülke genelinde girişimde bulunmuyor? Peki ordu, askere gelen erkekleri neden bu konuda daha duyarlı kılabilmek için adım atmıyor? Neden okullara özel bir ders ya da seminer konulmuyor? Milli Eğitim Bakanlığı neden harekete geçmiyor? Neden belediyeler neler yapabileceklerini konuşmak üzere acil toplanmıyor? Neden hiçbirimiz bir şey yapmıyoruz? Neden gencecik kızlarımızın ölümüne sessiz kalışımız? Türkiye´de "acil yardım masaları" kurulması gerekiyor. Memleketin her yerinde. Zira bu meselenin coğrafyası yok. Etnik kimliği yok. Sadece Kürtleri ilgilendiren ya da sadece belli illeri kapsayan bir sorun değil. Hepimizin ortak meselesi. Nüfusun yarısı demek kadınlar. Unutmayalım ki bizim basında okuduklarımız bu dramın sadece bir kısmı. Henüz bilmediğimiz, işitmediğimiz daha ne vakalar var. Bu güzelim memleketin kadın cinayetleriyle anılan bir ülke olmasını istemiyorsak harekete geçmek zorundayız. Kaybedecek ne bir gün var, ne bir saat. Ana haber bültenlerini hazırlayan yetkililere de bir çağrı yapmak istiyorum. Bazen öyle bir şekilde veriliyor ki haberler ya hadiseyi tekrar ede ede içi boşaltılıyor, hissetmez oluyoruz ya da tam tersine adeta bağıra çağıra sunuluyor ki bu sefer de bu korkunç cinayeti işleyenler eleştiriliyor mu yoksa pohpohlanıyor mu anlamıyoruz. Lütfen biraz daha sükûnetle ama dimdik durarak verin bu haberleri. Öyle bir şekilde sunun ki sizi izleyen 14-15 yaşındaki delikanlıların yüreğinde incecik bir damar sızlasın. Kimse kendi can kardeşinin katili olmaya özenmesin, özendirilmesin. Ve bir çağrı da Habertürk´ü takip eden kadın okurlara yapmak istiyorum. Kim ne derse desin, isteyen naif bulsun, isteyen eleştirsin, ben sizlere içimden geleni, yüreğimden geçeni açmak istiyorum. Ufacık bir sesleniş bu. Duymak isteyene. Mademki Hatice Fırat´a bir cenaze töreni bile çok görüldü, mademki ardından bir Fatiha okumak bile çok görüldü, öyleyse gelin bugün Türkiye´de her evde onun için dua edelim. Neden olmasın, dostlar? Gelin hatta ölünün ruhu için helva yapalım. Konuya komşuya dağıtalım. İnsanlığımızı, faniliğimizi unutmayalım. Kâinatın en temel kuralını çiğnersek kimse barınamaz bu dünyada. En kadim, en evrensel kural. "Yaşa ve yaşat." Kimseyi, karıncayı bile incitme!
03 Mart 2011
|
İzlenme : 2632 |
Geri Dönmek İçin Tıklayın |
|
|
|