|
|
Yazılar |
Sanal teselli |
KİM demiş hayal gücü en çok sanatçı taifesinde olur diye? Belli olmaz. Öyle insanlar var ki, yazar olmasalar da, muazzam bir hikâye kurma kabiliyetine sahipler. Üstelik bu hikâyeleri yazmakla yetinmiyor, aynı zamanda adeta yaşıyorlar da. Bir anlamda kendi hikâyelerini "hakikat" addederek. Ya da gerçek hayatı bozup, silip bir süreliğine de olsa değiştirerek. Ne de olsa internet, bilgiyi yaygınlaştırdığı ve demokratikleştirdiği kadar çarpıtıyor da. Son zamanlarda tüm dünyada ve bilhassa kadınlar arasında giderek artan bir trendden bahsediyorum. Yaygın ama bir o kadar sessiz bir gidişat. İnternet üzerinden kendini yeniden yaratmak modası. O kadar büyük bir hızla yayılıyor ki bu eğilim, her yerde her an çıkıyor karşımıza. Diyelim ki çok fazla dostunuz, ahbabınız yok. Yalnızsınız. Biraz da bunaldınız. İnternet sonsuz bir olasılıklar deryası demek. Kendinizi ilginç göstermek için karşıdakine, başlıyorsunuz birtakım yalanlar söylemeye. Önce küçük toz pembe yalanlar, sonra daha büyükleri. Sahip olmadığınız meziyetleri varmışçasına sunup, çekmediğiniz eziyetleri de aynı şekilde tek tek sıralıyorsunuz. Giderek bir sanal kimlik ve kişilik yaratıyorsunuz. Gerçek hayatta olduğunuzdan muhtemelen daha iyi, daha ilginç, daha renkli bir karakter. Yahut diyelim ki mutsuz bir evlilik yapmış ya da durgunca bir hayat yaşayan bir ev hanımısınız. Arkadaşlarınız, komşularınız var belki ama yetmiyor. Kimse kimseye yeterince vakit ayırmıyor, özen göstermiyor. Gün boyu böyle bir ortamda yaşıyor olabilirsiniz. Ama internetiniz varsa, bilgisayar karşısında geçirdiğiniz zaman zarfında kendinizi yeniden kurgulamaya kalkabilirsiniz pekâlâ. Tıpkı binlerce insanın yaptığı gibi. Guardian Gazetesi bu hafta böyle bir kadının durumunu ortaya çıkardı. İsmi Mandy. "Connected Moms" adlı bir sitede kendisi gibi kadınlarla, annelerle yazışıyor, fikir alışverişinde bulunuyor. Uzun zamandır internet sitelerinde kendini kanser hastası olarak tanıtıyor. Son derece hazin bir de hikâyesi var. Hastalığı az rastlanan bir kanser türü ve tüm bağışıklık sistemini eritmiş durumda. Kaldığı hastaneleri, doktor ve hemşirelerin tutumlarını uzun uzun anlatıyor. Kocası evi terk ettiği için çocuklarına tek başına bakıyor. Ekonomik zorluklara göğüs gererek. Onun yaşadıklarını okurken etkileniyor, derinden sarsılıyorsunuz. Avustralya´da yaşayan Mandy´nin hikâyesi o kadar çok insanın yüreğine dokunmuş ki sırf ona moral verebilmek için dünyanın her yerinden on binlerce kadın destek mesajları yolluyor. Kimileri onun için dua ettiklerini söylerken, kimileri de yüzü gülsün diye espriler, şakalar, renkli sanal kartlar yolluyor. Mandy belki de hayatında hiç olmadığı kadar sevildiğini hissediyor. Buraya kadar normal bir durum. Ama mesele şu ki, Mandy hasta filan değil. Hastalığı kurmaca. Aslında Mandy, anlattığı Mandy değil. Sıradan, tanıdık, hatta gayet sorunsuz bir hayat yaşayan bir insan. Ama sevgiye ihtiyacı var. Arkadaşlıklara. Eğer kendini "hasta" gibi sunarsa diğer insanların ilgisini ve sevgisini kazanabileceğini fark ediyor. Oturuyor, kanser hastalığı üzerine okuyor, araştırma yapıyor. Hastaneler ve hastalıklar hakkında bir uzman gibi bilgiler topluyor. Sonra da bütün bunları kendi başına gelmiş gibi internette anlatıyor. İlk zamanlar daha temkinli gidiyor, sonra giderek kendi de inanmaya başlıyor anlattığı yalanlara. Ta ki bir başka ev hanımı-anne tarafından foyası meydana çıkarılana kadar. İnternette binlerce Mandy var. Daha onun Türk, İspanyol, Japon versiyonları da çıkacak. Bizler gerçek hayatta bulamadığımız kazanımları sanal tesellilerde aradıkça...
10 Mart 2011
|
İzlenme : 2680 |
Geri Dönmek İçin Tıklayın |
|
|
|