. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Okuma kültürümüz ve konuşulmayanlar

 

SONAR önemli ve oldukça ilginç bir araştırmaya imza attı. 26 ilde altı binin üzerinde denekle sürdürülen çalışmanın sonuçları, okuma kültürü haritamızı ortaya çıkardı. Buna göre ortalama vatandaşımız senede "yedi.nokta.yedi" kitap okuyor. Demektir ki okuma oranlarımızda bir artış var. Bu oranı küçümsememek lazım. Şu anda tüm dünyada kitap sektörü ciddi bir krizin eşiğinde. Amerika, İngiltere, Avustralya´da durum bu.
Bir yandan internetin giderek artan etkisi, bir yandan Hollywood sineması, tüketim toplumunun temposu. Batı ülkelerinde kitap okuma oranları uzun zamandır ciddi bir artış kaydedemiyor. Bu hali peş peşe kapanan kitabevi zincirlerinden de takip etmek mümkün. Dağıtımcılar, yayıncılar, yazarlar, eleştirmenler... Herkes sürekli şikâyet halinde.
Öyleyse bu genel tablo içinde Türkiye´nin seyri, her ne kadar şu haliyle yeterli olmasa da, umut ve gelecek vaat ediyor. Ve bu aslında giderek genişleyen, çeşitlenen ve hızlanan kitap sektörümüzün başarısıdır. Son on senede Türkiye´de çok sayıda yayınevi, editör, yazar, roman (ve haliyle roman okuru) ortaya çıktı. Kimileri profesyonel, kimileri amatör ruhlu. Her ne kadar bazıları bunu bir "kalitesizleşme" olarak görseler de kitap dünyasında alternatiflerin artması, yazar ya da yayınevi tekellerinin olmaması hepimiz için hayırlı bir gelişmedir.
                                                               

Bu tablo, öteden beri hissettiğim ve dile getirmeye
gayret ettiğim bir noktayı doğruluyor. Sektör büyüdükçe okur sayısı da artıyor. Keza okur sayısı arttıkça sektör de çeşitleniyor, cesaretleniyor. Dolayısıyla hiçbir yazarın bir başka yazarı "rakip" gibi görmesi için bir sebep yok! O günler geride kaldı. Hiçbir yazarın satış rakamları bir başka yazarınkini gölgelemiyor. Tam tersine, bir noktadaki düzenli ve istikrarlı artış, sektördeki genel artışla uyumlu oluyor. Bir başka ifadeyle, roman okuru tek kitapla yetinmiyor. Yeterince okumasa dahi, yeni kitaplar arayışından da kolay kolay vazgeçmiyor.
Gelelim tablonun öteki yüzüne. Yüzde 31´lik bir dilim hiç kitap okumadığını söylüyor. Düşündürücü, üzücü. Bir ülkenin nüfusunun bu kadar büyük bir kesimi eline bir kez olsun kitap almıyorsa, kültür de, ahlak da, siyaset de, ortak değerler de bundan zarar görecektir. Kültür Bakanlığı´nın, yayınevlerinin, yazarların kendi kendimize sormamız gereken bir soru var: "Biz bu kesime nasıl ulaşırız? Kitap okumayı bir ´ayrıcalık´ olmaktan nasıl çıkarırız?"
Diyebilirsiniz ki, "Ne var bunda? Her yerde bu böyle. Avrupa´da da kitap okumayan bir kesim var". Olabilir. Ama o ülkelerde demokrasi oturmuş, standartlar korunmuş, birey hak ve özgürlükleri güvence altına alınmış. Bizde ise henüz her şey maddenin sıvı halinde. Demokrasimiz yeterince olgun değil. Burada bireylerin eğitim ve bilinç düzeyinin yükselmesi çok daha hayati önem taşıyor.
Araştırmanın inandırıcı olmadığı noktalar da var. Bu SONAR´ın eksikliği değil, tamamen deneklerin tutumuyla ilgili. Korsan kitap alıp almadıkları sorusuna katılımcıların yüzde 84.16´sı "Hayır´´ demiş. Buna inanmak isterdim doğrusu, ama hakikat çok daha başka. Hemen hepimiz korsan kitabın matah bir şey olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla sorulduğunda korsandan uzak durduğumuzu söylememiz gayet doğal. Ancak Türkiye´de korsan kitap okunuyor, satılıyor ve bunun önüne geçmek için çok daha ciddi yasal düzenlemelere ve uygulamalara ihtiyaç var.
Dikkatimi çeken bir başka nokta da bölgelere göre farklılıklar. Güneydoğu´da insanlar "boş zamanlarını nasıl geçirdikleri" sorusuna, "gazete, dergi ve kitap okuyarak" derken, Ankara ve İstanbul tercihini "televizyon"dan yana kullanıyor. Oysa biz yazarlar en çok Güneydoğu´yu ihmal ediyoruz. Bu bizim kusurumuz.
                                                               

Türkiye´de kitap okuma alışkanlıklarını ölçmek kolay değildir. Şu 3 sebepten ötürü.
1. Bizde kitap hem bireysel hem kolektif bir nesnedir. Bir aile içinde ya da arkadaş çevresinde insanlar aynı kitabı paylaşır. Dolayısıyla satın alınan kitap sayısı ile okunan kitap sayısı arasında ciddi bir fark vardır. İngiltere´de bir romanı bir kişi alıp okur. Türkiye´de ise aynı roman elden ele dolaşır, bir kitabı dört kişi okur.
2. Keza bizler duygusal bir bağ kurarız kitaplarla. Aynı eseri birden fazla kez okur, seneler içinde ara ara döner tekrar bakarız.
3. ABD´de Türkiye´ye oranla daha çok kitap basılır. Ve daha özgürce. Ancak işin ilginç yanı, kitaplar çok çabuk buharlaşır. Türkiye´de kitap daha zor çıkar ama daha kalıcıdır. Daha çok kitap! Daha çok yazar! Daha çok okur!

 

21 Nisan 2011

 

İzlenme : 2951
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us