. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Komplo teorileri

Türkiye komplo teorileri açısından bereketli diyardır. Her taşın altında illa ki bir yılan, her işin ucunda bir art niyet aramaya alışkın bireyler yetiştirmişiz kuşak kuşak. Gelişmeleri kendi içinde değerlendirmeyi başaramıyor, hiçbir meseleye toplumsal önyargılardan bağımsız olarak yaklaşamıyoruz. Cemaatçi olmak başka, cemaat oluşturmak başkadır. Cemaatçi toplum olmanın bir yan etkisi olsa gerek, tanıştığımız veya tanınmış hiç kimseye başlı başına bir birey olarak bakamıyor, hemen arkasında kimin olduğunu sorguluyoruz. İlla ki bir toz duman, gani gani dedikodu ve tüm bu çamur deryasının ortasında illa ki komplo teorileri... Kendi payıma, alıştım artık komplo teorilerinden nasibimi almaya.

Osmanlıca kelimelere ve tarihe olan sevdam ve Türkiye’nin geçirdiği dilde daralma sürecini kabul etmemem, Öztürkçecilik akımını açıktan açığa eleştirmem yüzünden şimdiye kadar defaten “Kemalist dil ve ulus projesine ihanet etmekle” itham edildim. Pinhan yayınlandıktan sonra, ‘bu romanın başlığı dahi Türkçe değil’ diye romanı okumayı reddetti kimileri, bilmedikleri kelimeleri öğrenmek yerine dışlamayı seçenler. Bir kuşağın ödediği bedeli, çektiği acıları anlamamakla, Cumhuriyet elitinin inşa ettiği ulus-devlet projesine saygı duymamakla eleştirildim. Buradan hareketle ‘muhafazakar solcu’ dediler, güldüm geçtim.

Ardından tasavvufa olan aklı ve ruhani bağım sebebiyle yadırgandım sol çevrelerde. Ne işi vardı bir solcunun o taraklarda? Sol entelijensiya niçin İslam tasavvufuna bu kadar yakın durduğumu merak ederken, sağ entelijensiya içinden de eğer öyleyse ne demeye bir tarikata yakın durmadığımı soranlar çıktı. Nerede duruyordum acaba? Onlardan mıydım bunlardan mı? Önüme sunulan kategorileri görmezden geldim, benim kalıplarım değildi bunlar, bu kalıplarla düşünmeyi de tanımlanmayı da reddetti aklım ve vicdanım. Son tahlilde ne kemikleşmiş muhafazakar çevre ne de kemikleşmiş sol sindirebildi tasavvuf damarımı. Öyle ya, kimlerdendim acaba, iyice akıllar karıştı. Bu memlekette solcu isen din ile bir alakan olamaz, yok efendim din felsefesi ya da dinler tarihi ile ilgileniyorsan, hele hele sade akıl değil bir de gönül bağın varsa, o zaman da otomatik olarak muhafazakar bir çevre kendi temsilcisi addetmek ister seni. Üçüncü bir yola ne denli aç, üçüncü bir yola nasıl muhtacız.

Şehrin Aynaları çıktığında bu sefer de saklı bir Yahudi, mesela Sabetaycı olup olmadığımı sordu kimileri. Öyle ya durup dururken ne demeye Yahudilerle ilgili bir roman yazasın eğer Yahudi değilsen, diye sordular içten içe. Gel de anlat onlara edebiyatın sanatın zannettikleri gibi şabloncu olmadığını. Valla Selanik’ten gelme bir büyükannem var sülalemde, suçum buysa buyurun yargılayın, ama romanımda Yahudileri anlatmamın sebebini buralarda değil sanatta arayın.

Mahrem ile daha da karıştı akıllar, son derece feminist mesajlar vardı romanda, şimdi de o kategorinin içine sıkıştırmaya çalıştılar. Bit Palas ile katlandı rivayetler. Art arda ‘postmodern yazar’, ‘nihilist yazar’ ve ‘apolitiklikten politika üreten yazar’ olarak tanımlandım.

Ardından neden Zaman gazetesinde yazdığımı sorguladı sol elit. Acaba bir cemaat bağlantım vardı da o yüzden mi oradaydım, aksi takdirde ne işim vardı o mecrada? Ve derken Araf isimli son romanımı İngilizce yazmam, Amerika’da yaşıyor olmam, zaten önyargılı nice kesimi gene hop hop hoplattı. Acaba bundan sonra Türk edebiyatından mı yoksa Amerikan edebiyatından mı sayılmalıydım? Bir de bunun üstüne CIA ajanı olabilir dedikodusu döndü ortada, duydum eğlendim.

İptal edilen Ermeni konferansının konuşmacılarından biri de bendim. Daha ne diyeceğimiz bilinmeden ‘vatan haini’ ilan edildik. Bir kez daha önyargılar önden yürüdü. Bir de ‘vay bir edebiyatçının akademisyenlerin arasında ne işi var?’ diyenler çıktı. Hem siyaset bilimci hem romancı vasıflarını bir arada yürütmem imkansız bir beraberlik kimilerine göre, illa ki seçeceksin tarafını, romancı isen akademide ne işin var, akademisyen isen de orada kal bulaşma sanata, ya burada ya oradasındır. Onları da dinlemedim.

İnsan, hele hele bir kadın hiçbir adımı tek başına atamaz denli bir varsayım var bu memlekette. İlla ki ardında bir cemaat ya da görünmez bir güç olmalı.

Ben bari açıklayayım da kurtulayım komplo teorilerinden topyekun. İtiraf ediyorum, varlığımın ardında benden daha büyük bir itki var; yazmak ve yazmak ve yazmak. Gerisi ne gam.

 

12.06.2005

 

İzlenme : 3366
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us