. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Çayınızı sütlü içer misiniz?

Amerika’daki en yakın dostlarımdan biri Türkçe uzmanı bir dilbilimci. İflah olmaz bir Türkiye âşığı, eleştirel zihniyetli, entelektüel, bohem ve gay. Her sene muhakkak üç dört ayını Türkiye’de, Anadolu’da bir köyde geçiriyor ve son derece iyi bir Türkçe uzmanı.

Öyle ki şehirli Türkçesi ile köylü Türkçesi arasındaki farklılıklardan tutun, kadınların hangi kelimeleri erkeklerden nasıl da farklı vurguladığına kadar nice dilsel-kültürel ayrıntıya tamamen vakıf. Türk kültürünün yabancıların karşısına çıkardığı olası ve hakiki tabuları konuşuyorduk bir seferinde. Gülerek şöyle dedi bana: “Biliyor musun, şimdiye değin Türkiye’de yanında kaldığım aileler ya da tanıştığım insanlar, eşcinsel olmamı bile ‘anlayışla karşılayıp kabullendiler’ de bir tek özelliğimi affedemediler gitti; çayı sütle karıştırıp içmemi!”

Ardından ekledi muzipçe: ‘Ama en çok neyini seviyorum ben bu toplumun biliyor musun? Çayı sütlü içmenin vahim bir saçmalık olduğunu düşünmelerine rağmen, mademki bu salak kul da böyle bir huy edinmiş deyip, her seferinde de bana özel minnacık kapta süt koymayı da ihmal etmiyorlar tepsiye. Kimileri kıtlama içer, kimileri limonlu kimileri sütle işte... Ben bu esnekliğini seviyorum Türkiye’deki insanların...’

Çayını sütsüz içen bir toplum Türk toplumu, alıştığı üzere yaşayan. Ama aynı zamanda yabancılar için tepsiye bir bardak süt koymayı da ihmal etmeyen, söylene söylene ya da yadırgaya yadırgaya da olsa... Gündelik hayatın siyasetinde düğümlenir en temel kültürel önyargılar ve tabular. Gündelik hayattır sorgulaması değiştirmesi en zor olan... Acaba ne kadar açığız gündelik hayatta üsluplarımızı ve alışkanlıklarımızı esnetmeye, çayını bizim gibi içmeyeni aramıza almaya? Ne kadar hazırız yabancıya? Şu dünyada bir şeyler öğreneceksek eğer, bize benzemeyenden öğreneceğiz. Yabancıdan öğreneceğiz. Tıpatıp bizimle aynı olandan öğrenecek bir şeyimiz yok. Yabancıdır bize yeni ufuklar açacak olan. Ancak onun aynasında görebiliriz kendimizi, sûretimizin neye benzediğini...

Takip eden senelerde Türkiye iki ayrı akıntıyı taşıyacak bağrında, tıpkı Boğaz’ın suları gibi. Üst akıntının ismi kozmopolit esneklik. Türkiye’yi çok kültürlü, çok sesli, su gibi akışkan kimliklerin olduğu bir memleket olarak algılayan ve uluslararası bağlama oturtan; iç ve dış politika diyalektiğini kavrayan, bu kültürün başka kültürlerle ilişkilerini önemseyen ve kesinlikle tribünlere oynamayan, bu yüzden de sağdan sola saldırıya uğrayacak olan yaklaşım.

İkinci akıntının ismi milliyetçi yalıtılmışlık. Türkiye’nin üç tarafının sularla, dört tarafının düşmanlarla çevrili olduğuna inanan yaklaşım. Türk’e Türk’ten başka kimsenin dostluk edemeyeceğine inanan, memleketi paranoyalar ve korkularla yönetmek isteyen, ayıklamacı dışlayıcı suçlayıcı yaklaşım.

İşte bu iki yaklaşım, önümüzdeki yıllarda kâh birbirine karışmadan paralel akacak, kâh didişecek, yeni sentezler üretecek. Bugün bir ‘çatışma’ varsa eğer bu iki akıntı arasındadır, yoksa kimilerinin sandığı gibi ‘Doğu’ ile ‘Batı’ ya da ‘demokrasi’ ile ‘İslam’ arasında değil.

 

21.08.2005

 

İzlenme : 3011
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us