. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Politikleştirebildiklerimizden misiniz?

Sevgili Ali Bayramoğlu, şimdi hatırlar mı bilmem, bir sohbetimizde bana, “Bu memleket insanı belki de olmak istediğinden daha da politik kılıyor.” demişti. “Öyle zamanlar var ki siyaset üzerine yazmak istemiyorsun mesela, daha hafif konular çekiyor ilgini belki, kuşlar, böcekler, kelebekler üzerine bir yazı yazmak istiyorsun o gün. Tiril tiril, hafif bir yazı... Ama aniden bir siyasi gelişme oluyor memlekette, gazete manşetlerinde beklenmedik bir haber, bir çalkantı, bir kriz. Ve birdenbire kendini o konu üzerine kafa yorarken, yorum yaparken, yazı yazarken buluveriyorsun. Çiçekler, böcekler, kelebekler kaldırılıyor çekmeceye, erteleniyor gene ve sen gene politikleşiyorsun...”

 

Bayramoğlu’nun bu laflarını sık sık hatırlıyorum bugünlerde. Bilhassa BABA VE PİÇ adlı romanımdan ötürü Türklüğe hakaret etmek suçuyla 301. maddeden yargılanacağım kesinleştiğinden beri... Bazen söyleşilerde olsun, kendi yazılarımda olsun çiçeklerden olmasa bile benzer “hafif” konulardan dem vurmak istediğim oluyor. Kim bilir belki bugün bir çocukluk anısı anlatacağım, belki de bir yemek tarifi ya da eğlenceli bir şarkı sözü var aklımda... Ama beni arayıp mahkeme hakkında soru soran Batılı gazetecilerle bunları konuşamam. Çünkü siyaset konuşmalıyız. Çünkü Türkiye’den çıkan yazarlar öncelikle siyasi kimlikleri ve konumları ile değerlendiriliyorlar Batı’da. “Bugün canım politika konuşmak istemiyor” diyemiyoruz. Türkiye’den çıkan yazarlar daha mı politik oluyorlar, başka ülkelerdeki meslektaşlarına, bilhassa Batılı meslektaşlarına kıyasla? Bu memleketin şartları bizleri “hafif” konulardan uzak tutup, “ağır” konuları yazmaya mı itiyor daima?

 

İki ayrı kutup var içimde; nicedir bildiğim, bilmezden geldiğim. Birine zahirî kanadım diyorum. Bir nevi dişi Ebussuud Efendi. Bana sürekli gelecekten dem vuran ve şimdi’yi geleceğin hizmetine koşmaya çalışan biri. Yaza yaza yükselmek, yüksele yüksele ermek, var olmaktan ziyade sahip olmak isteyen huzursuz yanım. İlerlemeye inanmış bir misyoner, daha fazlasını edinmeye odaklanmış bir kapitalist, yazıyı yazarlık üzerinden tanımlayan bir kalem-ehli. Sonrası kaygısı sarmış benliğini. Attığım her adımda bana, “peki ya sonra? Ya daha sonra?” dedirten biri.

 

“Sonrası kaygısı” edebiyatın ve edebiyatçıların en temel kaygılarından biri. Bir romanı yazarken, tahayyül ettiğiniz bir “sonrası” belirmeye başlar zihninizde. Varmak istediğiniz bir cennet, kaçındığınız bir cehennem. Ödüller, övgüler ile örülüdür cennet; ama bundan çok daha fazlasıdır. Hakaretamiz eleştiriler, bulaşıcı kayıtsızlıklar ile örülüdür cehennem; ama bundan çok daha fazlasıdır. Bu açıdan bakıldığında hiçbir yazarın cehennemde yanmak ya da cennette mükâfatlandırılmak ile ilgili kaygılardan tamamen arınmış bir ruh haliyle oturup yazabildiğini sanmıyorum. Albert Camus’nun da dediği gibi, “bir yazar çokluk okunmak için yazar. Bunun tersini söyleyenleri alkışlayalım, ama inanmayalım onlara”.

 

Bu bir yüzü yüzümün. Ötekine batınî yanım diyorum. En az dillendirdiğim damarım; romanlarımda kendiliğinden ortaya çıkabilen, çıktı mı kendi başına, bana rağmen akabilen, herkesten ve her şeyden ziyade kendiyle cebelleşen rindane, kalenderane, dervişane damarım. Yazarlığı değil yazının kendisini seven, sonrasında ne olacağını değil tam da şu anda burada ne olduğunu önemseyen, ne sahip ne de var olmaya inanan, alttan alta hiçlikten dem vurup yok olmayı salık veren ve aslında kimsenin anlamayacağını düşündüğümden mümkün mertebe kapattığım, bastırdığım, romanlarıma sakladığım iç fısıltım. Ben en büyük çelişkiyi batıni yüzüm ile zahiri yüzüm arasında yaşıyorum.

 

23.07.2006

 

İzlenme : 3057
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us