. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Edebiyatımızın zoraki kadınları

Osmanlı son dönemden bugüne kadar kuşaklar ve kuşaklar boyu edebiyat tarihimizin asla sıkıntısını çekmediği belli temalar ve karakterler vardır.

Bunların başında “kahramanlaştırılmış kadın tiplemeleri” gelir. Tanırsınız onları şıp diye, bakar bakmaz sûretlerine. Karakterleri şaşılacak ölçüde birbirine benzer. Yazar tarafından okura örnek teşkil etsin diye metne konulmuş “ideal” kadın karakterlerdir bunlar. Halide Edip Adıvar’ın Rabia’sından bugüne hiç değişmeden kalmışlardır. İster sağ görüşlü ister sol görüşlü yazarların ellerinden çıkma olsunlar, şaşılacak derecede birbirlerine benzerler. Alçı kalıbı kadınlardır bunlar. Eğilip bükülmezler, esneyip yinelenmezler. Ne zaman ağızlarını açsalar “doğrucu Davut” kesilirler. Konuşmaz, nutuk atarlar. Gülmez, olsa olsa düşünceli düşünceli tebessüm ederler. Ne zaman bir hamlede bulunsalar illa ki doğru zamanda doğru şeyi yaparlar. Yaparlar da, etraflarındaki insanlar onlar kadar faziletli olmadığından buradaki hikmeti anlayamazlar. Ne damları akar bu kadınların, ne dizleri kanar. Ne tökezler ne de yalpalarlar. Ne arızalanır, ne saçmalar ne de bozulurlar. Öyle yücedir ki bu kadınlar soluk alıp verme gereği dahi duymazlar. Çakılmışlardır yüce kimliklerine ve davalarına, kıpırdayamazlar. Âşık olamazsınız bu kadınlara. Uzaktan bakmakla yetinebilirsiniz ancak.

Edebiyatımızdaki kahraman kadın tiplemelerini hiçbir zaman sevememişimdir. Hangi yazarın elinden hangi ideolojik kaygılarla çıkmış olurlarsa olsunlar. 1970’ler boyunca halkçı-toplumsalcı-sol edebiyatın bol bol kopyaladığı bu kıpırdamaz-esnemez yoldaş-kadın tiplemelerini, 1990’lar boyunca sağ-muhafazakar edebiyat da gani gani üretti. Kadın değil “bacı”. İnsan değil “ayaklı abide”. Bugünün muhafazakâr romancılarının kadın karakterlerine bakıyorum da, ekserisi hâlâ aynı dertten muzdarip. Muhafazakar erkek romancıların önemli bir kısmı kadınları yazmayı bilmiyor. Bilmiyor çünkü barışık değil kadın bedeniyle. Bol kılçıklı balık gibi geliyor onların elinden çıkma kadın karakterler; çiğnemeden yutmaya kalksanız yutamıyorsunuz, sevmeye kalksanız sevemiyorsunuz. Bir türlü geçmiyorlar okurun kursağından. Geçmiyorlar çünkü alabildiğine yapay ve zorlamalar. Sırf bir ideolojik mesaj vermek üzere tepeden inme vaziyette konmuşlar hikayenin içine. Yaşamıyorlar.

Ne var ki bu kadın tiplemesi günümüzün muhafazakar romancılığına has bir özellik değil. Tam tersine Cumhuriyet’in başından beri bizimle gelen bir kültürel şartlanma. Kadın karakterlere kisveler biçme söz konusu olduğunda, farklı ideolojilere sahip erkek romancılar ve hikayeciler bir de bakmışsınız ki hiç ummadığınız şekilde benzeşmişler.

1930’lu yıllardaki müfredat programında “Ev İdaresi ve Aile Bilgisi” namdar birtakım dersler vardı. “Kızlara mahsus” ibaresiyle açılan. Kız öğrencilere iyi eş-iyi anne-iyi ev hanımı olmayı belletmek üzere geliştirilmiş derslerdi bunlar.

“Genç kızlar küçük yaşlarından itibaren doğru düşünceli (tedbirli) ve korkusuz(cesur) olmaya alıştırılmalıdır. Bir örümcekten korkup bağıran, bir damla kan görüp bayılan bir kız, hayatının sonuna kadar sinirli ve ürkek bir kadın olarak kalır... Tedbirli ve cesaretli olmak ev kadınlarına yalnız kederli günlerde değil, her zaman ve her işte lazımdır. Bir evde büyük küçük bir kaza baş gösterdiği vakit çocukların bağrışmalarını, hizmetçilerin telaşını gören akıllı ve cesaretli bir ev kadını hiç şaşırmaksızın ne yapacağını kestirir. Bilgisiyle, göz açıklığıyla kazanın önüne geçmeye çalışır. Akıllı ve cesaretli analardan kahramanlar yetişir.”

Şu “örümcek görünce bağırmayan, kan görünce bayılmayan” ama aslında var olmayan kadınlardan yeterince sipariş verdik. Sahici, çelişkili, kafası ve ruhu karışık, her insan gibi engin, her insan kadar inişli çıkışlı, hakiki kadınları anlatmanın zamanı geldi de geçti bile... Brecht’in dediği gibi, “toplumca ihtiyacımız olan şey, yeni yeni kahramanlar yaratmak değil, kahramanlara ihtiyacı olmayan bir toplum yaratmak”tır son tahlilde.

 

Editör notu: Elif Şafak, pazar günleri Turkuaz daki yazılarının yanı sıra bundan böyle her salı kültür-sanat ve edebiyat yazılarıyla bu sütunda.

 

28.02.2006

 

İzlenme : 3894
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us