. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Ateş, Su ve Yazı

Başlangıçlar önemlidir muhakkak, ama sonlar çok daha belirleyicidir. Ölümden ne anladığımız, sadece hayatımızı şu an nasıl yaşadığımızı değil, hayattan ne anladığımızı da birebir etkiler. Bir sürecin sonundan ne beklediğimiz, sonrasını nasıl tarif ettiğimiz, o an yapmakta olduklarımıza yakından şekil verir. Bir roman yazarken de buna benzer düşünceler girer devreye. Roman yazarken, sonrasında neler olup bitebileceğini düşünürken bulabilirsiniz kendinizi. Ama romanın şimdiki zamanından çıkıp, sonrasına geçmeye çalışmak, puslu bir yöneliştir; yazarın aklını çelip, yazılanın yönünü değiştirebilecek kadar albenili ve bir o kadar tehlikeli...

 

Şimdi nin arkasından gelen Yarın ın nasıl bir şey olacağı ve zamanın düz bir yol üzerinde mi yoksa başı sonu olmayan spiraller halinde mi evrildiği, mutasavvıfların da tasavvufla yakından ilgilenenlerin de en sık dile getirdikleri sorulardan biri olmuşa benzer. Ancak hemen her konuda olduğu gibi, bu konuda da oraya buraya yığılmış, bolca saptırılıp yeniden yazılmış ve asla sistematiğe oturamamış bilgi öbeklerimiz var. Sırf kendi küçük evrenimizin durgun sularını dalgalandırmasından çekindiğimiz ya da cehaletin rehavetinden memnun olduğumuz için dinler tarihinin en çarpıcı isimlerini cicileştirip basitleştirme, en sivri hadiselerini törpüleyip sansürleme eğilimimizden nasibini alan önemli şahsiyetlerden biri de, Margaret Smith in yakın dönemde basılan Bir Kadın Sufi: Rabia isimli çalışmasıyla daha yakından tanıma imkanı bulduğumuz Rabiat-ül Adeviyye dir. Türkiye de pek zikredilen bir isim değildir Rabia; zikredildiğinde de çoğu kez "hanım hanımcık, nur yüzlü bir evliya" olarak çıkar karşımıza. Tıpkı Yunus Emre ya da Hacı Bektaş veya Mevlana gibi, Rabia da olası tüm sivriliklerinden arındırılır, yumuşatılır. Ama Margaret Smith in kitabından ve yabancı kaynaklardan okuduğumuz kişiliğin, yakın dönemlerin ikonu olan bu donuk yüzlü, boş bakışlı, etliye sütlüye karışmayan, elinden lokmasını sırtından hırkasını alsalar sesini çıkarmayan silik tiplemeyle uzaktan yakından ilgisi yoktur.

 

"Sonrası kaygısı"nın insanın bugününü nasıl yakından etkilediğinin birebir tanığı ve eleştiricisidir Rabia. Nakledilenlere göre, bir sabah Basra sakinleri Rabia nın deli gibi sokaklarda koştuğunu görür. Uzunca bir müddet kimse yanına yaklaşamaz, peşinden yetişemez. Nihayet, durdurmayı başardıklarında, bir elinde su dolu bir kova, öteki elinde de cayır cayır yanan bir meşale olduğunu görürler hayretle. Kendisine bunlarla ne yapacağı sorulduğunda Rabia, su ile cehennemin ateşini söndüreceğini, ateş ile de cenneti tutuşturacağını söyler. Zira o zaman ve ancak o zaman insanlar, herhangi bir ceza korkusu ya da mükafat beklentisi olmaksızın, iman edebilir ve Tanrı yı yürekten sevebilirler.

 

"Sonrası kaygısı" sadece dinlerin ya da dindarların değil, edebiyatın ve edebiyatçıların da en temel kaygılarından biridir. Bir romanı yazarken, tahayyül etmeye çalıştığınız bir "sonrası" olur zihninizde. Varmak istediğiniz bir cennet, kaçındığınız bir cehennem. Ödüller, övgüler, eleştirilerle örülüdür cennet ama bundan çok çok daha fazlasıdır. Hiçbir yazarın cehennemde yanmak ya da cennette mükafatlandırılmakla ilgili düşünceden tamamen arınmış bir ruh haliyle oturup yazdığını sanmıyorum. Albert Camus un dediği gibi, "Bir yazar çokluk okunmak için yazar. Bunun tersini söyleyenleri alkışlayalım, ama inanmayalım onlara."

 

Edebiyatın da kendine has bir cennet beklentisi ve cehennem endişesi olduğu ortada. Ama buna rağmen ve tam da bu sebepten, bir kova dolusu su ve bir meşale bulundurmak gerek yazı masasında.

 

 

E Dergisi, Sayı 29, Ağustos 2001

 

İzlenme : 7054
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us