. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
KÖPRÜDE DURMAK

DIE WELT: "KÖPRÜDE DURMAK"

 

BERLİN, 13/02(BYE)--- Tirajı günde 230 bin 150 olan  muhafazakar sağ eğilimli Die Welt gazetesinin 11 Şubat 2006  tarihli sayısında, Elif Şafak imzasıyla ve yukarıdaki başlık  altında yayımlanan yorumun çevirisi şöyledir:

 

--"Köktendinciler İdeallerimize Saldırıyor"...

Karikatür Tartışmasında Türkiye ye Anahtar Rol Düşüyor--

 

İster Müslüman, ister Hristiyan ya da isterse Yahudi  olsun, dünyadaki radikalleri hiçbir şey güncel karikatür  kavgası kadar mutlu edemezdi. Diğerleri derinden endişelenirken,  kültürler çatışması tezine inanan ve İslam ile Batılı  demokrasinin yan yana var olmasının imkansız olduğundan yola  çıkanlar durumdan memnunlar. Müslüman dünyası, çok sayıda  Batılı gazetecinin gözünde, demokratik ilkelerin dışardan  öğretilmesi gereken monolitik, yerinde sayan, despotça bir  kültür. Avrupa ülkeleri elitleri arasında Müslüman dünyasının aydınlatılmış toplum sınırları dışında olduğu genel kanısı  hakim. Dolayısıyla da Batılı medeniyet, Müslüman göstericilerin  gözünde materyalist, monolitik ve ahlaksız bir kesim.

 

Karikatür tartışmasının muhatapları farklı dilden  konuşuyor gibi gözükseler de aslında aynı dili konuşuyorlar:  Bu, kinin ifade edildiği bir dildir. Hz. Muhammed i sarığında  bir bomba ile gösteren bir karikatür, kini yansıtan bir  ifadedir. Elinde, "İslama hakaret edenlerin kafasını kopar"  yazan bir pankart taşıyan bir Müslüman gösterici de kin  yaymaktadır. Giderek daha güçlü bir şekilde kutuplaşan bir  dünyada, kin içeren konuşmalar eleştirilmeli ve kontrol  altında tutulmalıdır.

 

Türkiye de, olayları büyük bir üzüntüyle olduğu kadar  aynı zamanda da belirgin bir mesafeyle izliyoruz. Türk medyası,  sadece karikatürlerin arkasındaki tutumu değil, aynı zamanda  da şiddet uygulayan göstericilerin tavrını da eleştirmeye özen  gösterdi.

 

Tıpkı İngiliz medyası gibi  Türk medyası da karikatürleri yayımlamayı reddetti. Tabii ki birkaç radikal Batı karşıtı, özellikle de Danimarka karşıtı sesler duyuldu, ancak bunlar marjinal kaldı ve toplum ile devletin geri kalanınca destek bulmadılar. Sonuç itibarıyla Türkiye nin, Avrupa daki Türklerin ve ABD nin tepkisi nispeten sakin ve akılcıydı.

 

Karikatür tartışması geçtiğimiz hafta Müslüman dünyasında tırmanışa geçtiğinde, Türk Gıdacıları Birliği (Setbir) Başkanı Erdal Bahçıvan ın, yurtdışı medyasının geniş ölçüde dikkatinden kaçan bir açıklaması oldu. Orta Doğu da Danimarka ürünlerinin protesto edilmesi nedeniyle, Türkiye nin peynir ihraç eden firmaları 10 milyon dolardan fazla kazanç elde etmişlerdi. Bu sinyal, Türklerin sadece kapitalist rekabetteki coşkusunu  değil, aynı zamanda da dünyanın kapıldığı kollektif histeriden  uzak durmayı tercih ettiklerini yansıtıyor.

 

Oldukça Müslüman bir ülke olarak karikatürler bizi  öfkelendiriyor ve kendimize hakaret edildiği duygusuna  kapılıyoruz. Ancak biz, Müslüman dünyasının bunun sonucunda  izlediği şiddete de mesafeli duruyoruz.

 

Siyasi analistler, bu nispeten sükunetli duruşu,  Türkiye nin demokratik kültürünün nispi olgunluğuna  dayandırıyorlar. Bu belirli ölçüde doğru, ancak Türklerin  durduğu noktayı olağanüstü, hatta benzersiz kılan başka bir  neden daha var: Türkiye, giderek daha güçlü bir şekilde  kutuplaşan dünyada, eşikte yer alan bir ülke. Modernleşme  sürecini 18. yüzyılın başında başlatan, Müslüman Orta Doğu daki  tek demokratik kültür, AB ye girmek isteyen ülke ve kendini hem  Müslüman hem de Batılı olarak gören Türkiye, iki tarafın  arasındaki eşikte duruyor.

 

Şu anki siyasi histeri, İslam ve Batı kültürü arasında  aşılması mümkün olmayan bir uçurum olduğunu iddia ediyor.  Ancak Türkiye nin kültürü ve tarihi tam da tersine bir tutum  sergilediği için gelişti. Bizler, İslam ile demokrasinin yan  yana var olabileceğine ve olabildiğine inanıyoruz. Türklerin  Batılılaşma süreci yüz yıl önce bu idealle başladı, hükümetimizi  bu idealle laikleştirdik ve bu inançla AB ye katılmak istiyoruz.

 

Ülkemizde sevilen ve değer verilen bu senteze şimdi  Müslüman, Hrıstiyan ya da Musevi hiç farketmeden, dünyadaki  tüm köktendinciler tarafından saldırılıyor. Bu nedenle  Türkiye nin AB üyeliği devasa önemdedir ve iki taraf için de  uzun vadeli, olumlu etkileri olacaktır. Bu aynı zamanda, dünyanın kutuplaşmasının engellenmesi yönünde atılmış önemli  bir adım olacaktır.

 

Türk demokrasisinin ağır eksiklerle gölgelendiği kesindir. Türk milliyetçiliğinin tedirgin edici bir şekle bürünebileceği  de kesindir. Buna rağmen adaylığından vazgeçmek yerine, ülkenin demokratikleşmesini teşvik etmek önemlidir.

 

Türkiye melez bir ülkedir, ki bu Batılı modernite ile  Müslüman değerlerin yan yanalığına bir örnektir.Bu değerli  sentez, Türklerin güncel hayatında belirgin bir şekilde  görülmektedir. Sembol olarak Boğaz Köprüsü gösterilebilir.  Köprünün sonunda "Avrupa Kıtasına hoşgeldiniz", başında ise "Asya Kıtasına hoşgeldiniz" yazmaktadır. Karikatür kavgasında  arabulucu olmak için, soruna bir uzundan değil köprüden bakmak  büyük önem taşımaktadır. Müslümanların duyarlılıklarını ve  Batılı demokrasinin ilkelerini eşit olarak dikkate almak  durumundayız. İhtiyacımız olan şey, her iki pozisyonu da  tanıyan bir yaklaşımdır.

 

Bu kırılgan yapı içersinde, İslam ile Batı dünyasının  yan yana var olabileceğini kendimize kesinlikle hatırlatmak  zorundayız. Her ikisi de birbirine çözülmez bir şekilde bağlıdır  ve birbirine muhtaçtır. Her iki tarafın unsurlarını birleştiren  daha çok melez, barışçıl ve demokratik kültürlerin karışımına  ihtiyacımız var.

 

Demokrasiye olan inançlarını daha güçlü bir şekilde ifade  eden ve kinci konuşmalarıyla Batı daki insanlara tepki gösteren Müslümanları eleştiren daha çok Müslümana olduğu kadar, Batı da da, Müslüman kültürüne sempati gösteren ve Müslümanlara kin içeren konuşmalarla tepki gösteren daha fazla insana ihtiyacımız var.

Köprünün sesini duymak, Köprü olmak zorundayız. 

 

 

İzlenme : 4279
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us