. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Kazancı Yokuşu, namdar bir sokak gemi

Taksim’den Fındıklı’ya doğru kıvrılarak inen o yılankavi, dimdik yokuşun ismidir Kazancı. Şehr-i şehire ilk geldiğim yıllarda kendime mekan bellediğim yer. Önce ‘Mahrem’i, ardından ‘Bit Palas’ı yazdığım sığınak. Her iki romanıma da ilham veren, malzeme veren, cesaret veren kaynak. Anısı var bende, izi var. Hiç unutmam, Kazancı Yokuşu’na taşındığımda sonbahar başıydı, bir akşam vakti. Taşıma işlemi epey uğraştırmıştı hani; kamyonların giremediği, girseler bile duramadıkları o daracık yere eşya çıkarmak nasıl bir kabus. Hamallar işlerini bitirdiğinde akşam iyiden iyiye çökmüştü şehre. Evde kutular, koliler, her şey yığılmış üstüste. Taşımacılar çekip gidince bir başıma kaldım o hengamede. Ne pencerelerde perde var, ne lambalarda ampul; yaklaştım cama, o karanlıkta seslerini dinledim sokağın saatlerce. Vakit ilerledi, gece oldu. Birden bir nara duyuldu dışarıdan. Pencereye yaklaştım. Baktım bir travesti iniyor yokuştan. Ömrü hayatımda işittiğim en okkalı, en yaratıcı küfürleri ederek sevdiğine ve cümle erkek taifesine. Tam benim evimin altından geçerken durdu, sokak lambasına yaslanarak bir sigara yaktı. Sustu bir an. Sustu sokak da onunla beraber. Soluğunu tuttu tüm dünya. Bekledi herkes ve herşey onunla. Nice sonra kendine kendine bir teselli sunarcasına, “geçer be cancağızım” diye mırıldandı. “Geçer be cancağızım!” Cama yapıştım kaldım, içim titredi. Travestileri böyle içten, böyle güzel küfreden bu yokuş ne menem bir yer olmalı dedim kendi kendime. O vakit anladım ki Kazancı Yokuşu herhangi bir sokak olmayacak benim için. O vakit anladım ki ben burada alabildiğine yalnız ve kalabalık, mutlu ve bedbaht, üretken ve yıkıcı olacağım ve her ne yaşarsam yaşayayım, izi kalacak geride.

 

…Zamanla anladım ki Kazancı Yokuşu bir sokak değil, bir sokak-gemi. Her on yılda bir atar, tükürür yolcularını. Eskiler gider, yeniler gelir. 1940’lar ve 50’ler boyunca burada gayrimüslim azınlıklar çoğunluktaydı. Zamanla çoğu gitti, terk etti gemimizi. 6-7 Eylül 1955 olayları olduğunda bu yokuştan aşağı yuvarladı milliyetçi gruplar, Rum ve Yahudi ve Ermeni tüccarların eşyalarını. Yokuştaki terzi hâlâ hatırlar koskoca bir kaşar peyniri tekerleğinin nasıl hınçla yuvarlandırıldığını yokuştan aşağı. Azınlıklar gittikten sonra 70’lerde eşcinseller, fahişeler, travestiler taşındı bu sokağa. 1980 sonrası atılana dek onlardı bu geminin yolcuları. Sonra… Onlar da gitti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Moldavya, Ukrayna, Romanya gibi ülkelerden akın eden revü kızları geldi Kazancı’ya. Bir de bohemler, sanatçılar… Her on yılda bir değiştiğimizi bilmeden. Ama giden her gruptan geriye anı niyetine belki de biri ya da bir şeyler kalır muhakkak. Yaşlı bir Rum komşu 1940’lardan, işi gücü söylenmek olan bir travesti komşu 1970’lerden… Yadigar saklı geçmişten. Ne zaman deprem olsa, ilk defa birbirlerini fark eder, birbirlerini hakikaten görür Kazancı sakinleri. Deprem gecesi oradaydım. Hepimiz dışarı fırladık, dizildik kaldırım taşlarına. Bir yerde pili zayıflamış bir radyo, sokulmuş dinliyoruz, felaketin büyüklüğünü anlamaya çalışarak. İlk defa o gece eşittik hepimiz. Ölüm karşısında eşitlenmiş, farklılıklarımızı unutmuş halde. İlk defa o zaman gördüm evimin tam karşısındaki bakkal dükkanını işleten, asla içki satmayan ve “o biçim” müşterilerden hazzetmeyen muhafazakar bakkalın titreyen ellerle travesti komşuma sigara ikram ettiğini. İlk defa o gece gördüm hepimizi yanyana. Birdik ve beraberdik dayanışma ruhuyla sabahladığımızda.

 

Bir yanım hiç bitmesin istedi o felaket gecesi. Sabah oldu. Farklılıklar süratle hatırlandı, hatırlatıldı. Gece ve gündüz insanları diye ikiye bölündü gene Kazancı sakinleri. Zamanla ben de ayrıldım gemiden. Beni de çıkardı Kazancı Yokuşu ummadığım bir limana. Şimdi o yokuşa her gidişimde merakla bakıyorum yeni yolcuları kimler acaba, biliyorlar mı bu sokağın sıradan bir sokak değil bir sokak-gemi olduğunu? Ve eğer biliyorlarsa bu sırrı, paylaşıyorlar mı başkalarıyla?

 

 

İstanbul Life, Mayıs 2006

 

İzlenme : 5491
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us