. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
“İslam fobisi”

 

Avrupalı aydınlar, içinde yaşadıkları yaşlı kıtanın tarihsel arka planını ve toplum dokusunu da analiz ederek, değişik türden “fobiler” ve korku politikalarıyla nasıl başedeceklerini bilecek tecrübeye sahipler.

“Yahudi düşmanlığı” nasıl bir bulaşıcı hastalıktır, hangi dönemlerde kimler arasında nükseder, tarihten bunu gayet iyi biliyorlar mesela. Keza “yabancı düşmanlığı” ne mene bir şeydir, ırkçılık nasıl yükselir, nerelerde görünürlük kazanmadan palazlanmayı sürdürür, onun da ayırdındalar fazlasıyla. Ama işte bugünlerde, daha evvel bilmedikleri ve dolayısıyla pek de hazırlıklı olmadıkları bir yeni tehlike ile nasıl başedeceklerini düşünmek durumundalar: İslam Fobisi.

“Avrupa kıtasına artık Europe değil, Eurabia demek gerekir.” diye iddia ediyor “İslamiyet” dendi mi tüyleri diken diken olan ve sadece önyargılarla hamaset edebiyatı yapmayı bilen İtalyan gazeteci Oriana Fallaci bir milyondan fazla satan 2004 basımlı kitabında. Eskiden savaşlar aracılığıyla fiziksel işgal peşindeydi Müslümanlar, şimdi kültür aracılığıyla işgal edecekler Avrupa kıtasını… mealinde sözler ekliyor ardından. Fallaci kadar provokatif olmamakla beraber, ünlü Amerikalı tarihçi Bernard Lewis de İslam fobisini kışkırtanlardan. Avrupalıların doğum oranlarının son derece düşük, ama Avrupa’daki Müslümanların doğum oranlarının gayet yüksek olduğuna dikkat çekerek, bu gidişle, bu yüzyılın sonunda Avrupa kıtasının “Magrep”in bir parçası haline geleceğini söylemesinin üzerinden henüz çok az zaman geçti. Ardından Francis Fukuyama katıldı bu kervana. Avrupa’nın “İslam tehlikesi”yle yüzleşemediğini ima ederek, ABD ile Avrupa’yı uzun uzun kıyasladığı yazısında, farklı kültürleri bir potada eritmeyi başaran ABD’den yana umutlu, etnik ve dinsel farklılıkları hazmedemeyen Avrupa’dan yana umutsuz olduğunu söyledi. Gün geçmiyor ki, kimisi daha temkinli, kimisi daha provokatif bir dille yazılmış bir “yaklaşan İslam tehlikesi” yazısı/kitabı çıkmasın Avrupa basınında ya da yayın dünyasında. Son zamanlarda peş peşe gelen terör girişimleri “korku ve hamaset tellalları”nın ekmeğine yağ sürüyor. Yapılan genellemeler Avrupa’daki Müslüman toplulukları dışlamaya, onların dışlanması ise “medeniyetler çatışması” tezine inananları mutlu edecek türden iki yönlü genellemelerin üretimine yarıyor sadece.

Bugün Avrupa’nın toplam nüfusu 500 milyonun üzerinde. Bunun neredeyse 16 milyonu Müslüman. Ortada ne bir “rakamsal ağırlık” söz konusu, ne de terörist yöntemlerin ve radikalizmin geniş kitleler tarafından benimsendiği söylenebilir. Tam tersine, Avrupa’daki Müslümanların önemli bir kesimi kendilerini hem dinlerine hem de içinde yaşadıkları Avrupa ülkesine bağlı saymakta temel bir çelişki görmüyorlar. “Ben İngiltere’ye değil sadece İslam’a bağlıyım.” diye açıklama yapan ve son dakikada yakalanan suikast bombacıları azınlığın da azınlığı. Müslüman topluluklarının genel talebi bu yönde değil. Onlar dinlerinden dolayı ayrımcılığa uğramamak, “potansiyel terörist” muamelesi görmemek, temel hak ve özgürlüklerden tıpkı diğer Avrupa vatandaşları gibi yararlanmak istediklerini belirtiyorlar her fırsatta. Tüm bunların yanı sıra, “İslam fobisi” üreten teorisyenlerin ve gazetecilerin ısrarla görmezden geldikleri bir nokta var. Tek ve homojen bir “Avrupa İslamı”ndan söz etmek mümkün değil. Türklerle Pakistanlılar ya da Faslılar ile Bangladeşliler arasında kültürel, tarihsel, zihinsel olarak önemli farkılılıklar ve çeşitlemeler var. Bırakın Avrupa özelinde, salt İngiltere özelinde dahi son derece geniş bir inanç, yorum ve yaşam çeşitliliği var. Belli konularda Türkler kendilerini, farklı dinden gelen Akdenizli diğer göçmenlere daha yakın hissediyorlar. Ya da Uzak Doğulular birbirlerine… İç içe geçmiş nice çemberler ve kategorileri kesip geçen kriterler var göçmen topluluklarının dokusuna baktığımızda…

Peki, tüm bu verilere rağmen, neden ve nasıl artıyor “İslam fobisi”? Bu hakaretâmiz ve hamaset yüklü söylemi kullanmak kimlerin işine geliyor? Ve en önemlisi: Avrupalı aydınlar ve demokratik unsurlar, şimdiye kadar pek bilmedikleri, hazırlıklı olmadıkları bu tehlike ile nasıl baş edecekler?

 

29.08.2006

 

İzlenme : 3373
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us