. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
İran ve Kara Felsefe (2)

 

Günümüz İran’ı ile ağırlıklı olarak Batılı ülkelerde yaşayan İran diasporası arasındaki mesafeyi daha iyi anlayabilmek için bugünkü İran gençliğine, yani “devrimin üçüncü kuşak”ına yakından bakmalı. 1980 başlarında dünyaya gelen bu kuşak İran Devrimi’ni doğrudan yaşamadı. Ne Şah dönemine tanıklık etti, ne de devrim süresince yükselen beklentilere. Bu gençlerin kolektif hafızaları kendilerine anlatılanlardan ibaret. Ama tahayyülleri bununla sınırlı değil. Tahayyülleri sınırsız ve Batı felsefesine büyük ilgi duyuyor, okuyorlar. İşte üçüncü kuşağın yakından takip ettiği isimlerden biri olan Ramin Cihanbeglu burada devreye giriyor.

 

1961 Tahran doğumlu Ramin Cihanbeglu, genç kuşağın en özgün seslerinden biri addediliyor. Doktorasını felsefe alanında Sorbonne’da, doktora sonrası eğitimini Harvard’da tamamladıktan sonra Batı üniversitelerinde kalmak yerine İran’a döndü. Günümüz İran’ının bir “entelektüel rönesans” yaşamak için en uygun arkaplanı oluşturduğunu iddia ederek okurlarını şaşırttı. Aslında bu savı ünlü Fransız düşünür J.P. Sartre’ın Sessizlik Cumhuriyeti başlıklı yazısından almıştı Cihanbeglu. Sartre bu yazısında şöyle “tuhaf” bir iddiada bulunur: “Biz Fransız aydınları, özgürlükler döneminde değil, Alman işgali altında özgürdük aslında.” Cihanbeglu bu cümleyi alıp İran’a uyarladı. “Demokrasinin pürüzsüz işlediği, kurallara harfiyen uyulan, bireysel özgürlüklere ve farklılıklara izin ve saha veren bir sistemin olduğu bir ortamda İranlı aydınlar daha az mücadele etme gereği duyacaklar. Sadece mücadele değil, daha az okuma, daha az kafa yorma, daha az karşı çıkma gereği duyacaklar...” Böyle mi gerçekten? Baskı ortamlarının kalkması ve standart demokrasiler, yaratıcılığı ve bireyselliği ve ifade özgürlüğünü temel hak kabul eden aydınları pasifize mi eder? Bir başka ifadeyle, baskının olduğu yerde mi özgürleşiriz aslında? Ona karşı çıka çıka?

 

Cihanbeglu’nun en çarpıcı özelliklerinden birisi son derece geniş bir okuma ağına sahip olması. İranlı felsefecileri, şairleri, Doğulu mutasavvıfları yakından bildiği gibi klasik ve güncel Batı felsefesinde uzmanlaşabiliyor aynı anda. Haliyle yazılarında, konuşmalarında bir de bakıyorsunuz Karl Popper, Hayyam ile buluşuyor, ya da Kant, Sadi ile. Cihanbeglu’nun bir başka özelliği (ve en fazla eleştiri almasına sebep olan nokta) gerek İran sağına gerekse İran soluna yönelik eleştirileri. Felsefi liberalizmi, bir ulusun entelektüel gelişiminde yaşanması gerekli bir olgunluk safhası olarak alıyor Cihanbeglu. İran’da liberalizm yaşanmadan, bu safha yeterince algılanmadan devrime geçilmiş olunmasının etik anlamda bir boşluk bıraktığını düşünüyor. Cihanbeglu’nun felsefi liberalizme olan yakınlığı hasımlarının gözünde anında bir kategoriye yerleştirilmesine yol açtı bugüne kadar. “Liboş” küçümsemesi sadece bize özgü değil; Amerika ve Avrupa ve Avustralya’da yaşayan İran diasporası da aynı kalıplarla yaklaşıyor anlaşılan. Ama onu sistemin gözünde “tehlikeli” hale getiren başka noktalardı. Her şeyden evvel Cihanbeglu koyu bir “sivil toplumcu”. Devleti değil sivil toplumu güçlendirmekten yana. Sivil toplum dendi mi yekpare bir ilerici yapı değil, farklı ve çatışan seslerden müteşekkil bir heterojen yumak anlıyor ve geleceğin İran’ını tam da bu yumağın şekillendireceğine inanıyor. İster sol ideoloji, ister muhafazakarlık isterse din adına yapılsın her türlü dogmatizmin karşısında durmak gerektiğinin altını çiziyor: Değişime kapalı olan her fikir, başlangıçta mazlumların yanında yer alsa dahi, eninde sonunda zulüm üretir.

 

Ramin Cihanbeglu hiçbir açıklama ve elle tutulur yasal gerekçe olmadan tutuklanıp hapse atıldığında hem İran diasporası hem de tüm dünyada aydınlar ayaklandı, kampanyalar başlattı. Suçu “felsefe yapmak” olan bu düşünürün yazıları elden ele dolaştı, tartışıldı. Bir tek Türkiye’de hakkında ne o zaman ne bugün pek fazla şey çıkmadı, belki de her zamanki gibi biz kendi derdimizle meşgul olduğumuz için ya da Ortadoğu’da kökenli kültürel ve entelektüel tartışmalara karşı alabildiğine kayıtsız kalmayı ulusal huy edindiğimiz için.

 

03.09.2006

 

İzlenme : 3216
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us