. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Şefkat

 

“Beni ne bir liberal ne de muhafazakar olarak adlandırabilirsin, ne bir keşiş, ne ilerlemeci ne de olan bitene kayıtsız biri...” diye yazmıştı Çehov 1888 senesinde kardeşine yolladığı bir mektupta. “Sadece ve sadece özgür düşünebilen, özgür yazabilen bir sanatçı olmak ve öyle kalmak istiyorum...”

 

Dünya edebiyatında izleri en derin ve mirası en çok saygı gören isimlerden biri olan Çehov, bu mektuptan bir süre sonra “önyargısız bir yazar olabilmenin ilkeleri”ni çıkaracaktı madde madde:

 

1. Siyasi, toplumsal ve ekonomik konularda anlatımı fazla uzatmamak, laf ebeliği yapmamak

 

2. Tamamen nesnel olabilmek, particanlık yapmamak

 

3. Olayları ve hadiseleri tarif ederken aslına sadık kalmak

 

4. Mümkün mertebe kısa anlatımları tercih etmek

 

5. Girişken, cesur ve özgün olabilmek; kalıplardan, önyargılardan ve ucuz genellemelerden sakınmak

 

6. Şefkat

 

Oldum olası, bu altı maddeden en çok sonuncusu ilgimi çeker durur. Niçin “öfke” ya da “isyan” değil, “dava” veya “misyon” değil de, “şefkat” diyor Çehov yazarlığın ilkelerini zikrederken? Ne demek bir yazarın “şefkat” sahibi olması? Kime ya da neye yönelik? Bu soruların cevaplarını bir nebze de olsa gene mektuplarında ve tabii ki esas itibarıyla hikayelerinde bulmak mümkün. Çehov’a göre, edebiyatçı dediğin, hem hayata ve insanlık hallerine hem de ele aldığı karakterlere karşı her şeyden evvel şefkat hissedebilmeli, romanında ya da hikayesinde anlattığı en sevimsiz, en rezil karakterler de buna dahil. İnsan olmanın getirdiği çiğlikleri, hamlıkları, toylukları anlatırken, kendini metnin ve karakterlerin üzerine yerleştirip uzaktan ahkam kesmemeli. Taraf tutmamalı. İyi ve kötü karakterler üzerinden kendi borusunu öttürmeye çalışmamalı. Ve en önemlisi, başkalarını ve başkalıkları anlayabilmeli, hissedebilmeli, empati kurabilmeli, “ben” ve “öteki” arasındaki hudutları sorgulayabilmeli, esnek olabilmeli... Yazarken bir ya da birkaç karakteri yüceltip kahramanlaştırmak en kolayı. Asıl zor olan kahramanlara ihtiyaç duymayan hikayeler yaratmak.

 

Kalem dediğin iki uçlu. Hangi ucu aça aça yazacağı yazarına kalmış. Yargılamak, saldırmak, karalamak için de kullanmak mümkün kalemi; tam tersine, anlamak, anlatmak, empati kurmak, aydınlatmak için de. Okur dediğin de çift mizaçlı. Kimi saldırarak yazanları sever, kimi anlayarak yazanları.... Bu ikisi arasındaki fark öyle derindir ki çoğu zaman bir taraf anlayamaz öbürlerinin kimi ne için okumayı sevdiğini. Ama ben merak ediyorum doğrusu, eğer bugünün Türkiye’sinde yaşasaydı Çehov, baksaydı edebiyata ve medyaya, saldırının ve karalamanın nasıl prim yaptığına, ne hissederdi acaba o çokça önemsediği “şefkat” ilkesinin nasıl heba edildiğini görünce.

 

17.09.2006

 

İzlenme : 3799
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us