. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Ev Hanımlığının Dayanılmaz Hafifliği

Yaklaşık bir senedir kapandım içime. Daha evvel hiç bilmediğim bir yerden baktım dünyaya: “Evcimenlik hallerinden.” Ben ki iflah olmaz bir göçebe idim, evsiz barksız, süreklilik duygusundan yoksun, bir bavulla yaşamaya alışmış.

Derken tuhaf bir yerleşiklik arzusu kök saldı içimde. Gerçi mutfak perdesinin kenarına fisto nasıl yapılır, beyaz halıdan çikolata lekesi nasıl çıkarılır ya da kireçlenmiş demlik dipleri nasıl temizlenir hâlâ bilmiyorum. Ama hiç olmadığım kadar yaklaştım, yakınlaştım, “Ne iş yaparsınız?” sorusuna “ev hanımlığı” diye cevap verenlerin haletiruhiyesine. İçimdeki yazar hayret ve dehşet içinde seyrediyor bu değişimi. İçimdeki ev hanımı pek bir memnun halinden. Keyifle gülüyor.

Şimdi bu ev hanımlığı tuhaf bir hadise. Karpuza benziyor. Dışı başka içi başka. Dışarıdan bakınca son derece cici bici ya da sakin, sütliman görünen şeyler, içini açıp bakınca bir de bakıyorsun “kelek.” Üstelik nankör bir meslek ev hanımlığı. İnanılmaz bir tempoyla çalışıyor bu yolun yolcuları; ama ne maaş veren var ne sigorta. Hatta kimi zaman “üreten” değil, “tüketen” olarak görülüyor ev hanımları. Kavanozlarda turşu kurar gibi gerçekleşmemiş hayaller, içte kalmış ukdeler biriktiriyorsun raf raf. Sonra aniden bir gün açılıveriyor kavanozların kapakları. Başlıyorsun hayıflanmaya, kaçırılmış fırsatlara. En yakınındakiler, en sevdiğin insanlar bile batmaya başlıyor. Herkesin sana haksızlık yaptığını düşünmeye başlıyorsun. Bir sitem, bir sitem… Bu sebepten bunca kadın senelerce ev hanımlığı yaptıktan sonra aniden bir değişim atağına giriyor. Değiştirmek istiyor. İçinde yaşadığı evreni, etrafındaki şeylerin düzenini; ama en çok da kendini. Ben bu duruma “ev hanımlığının epistemolojik kopuşu” diyorum. Önemli; ama tehlikeli bir dönemeç. Kimi kadın kırkında yakalanıyor buna, kimisi çoluğu çocuğu büyüttükten sonra mesela. Ama er ya da geç geliyor o epistemolojik kopuş.

Evden ve ev rollerinden kaçan bir kadını anlatan en çarpıcı metinlerden birini Türk edebiyatının unutulmaz divalarından Sevgi Soysal yazmıştır.

“Bir mektup bıraktı Tante Rosa arkada, üç çocuk bıraktı, biri emzikte, kaz kızartması ve elma pastası yapmasını, yemek masası örtülerini kolalamasını, dolapları yerleştirmesini öğrettiği hizmetçi kızı bıraktı. Margarita ekili bir küçük bahçe, tahta merdivenli, yüksek tavanlı, çalar saatli bir ev bıraktı, her pazar sabahı kiliseye giden, her pazar öğleden sonra koynuna giren kocayı bıraktı, şapka giyen komşu kadınları, sümüklü çocuklarını bıraktı, onların kocalarını, onların da kaz kızartmalı hayatlarını bıraktı… Gitti.”

Kadınlara dayatılan geleneksel rolleri kitaplarında zeki, akıcı ve yer yer alaycı bir üslupla sorguladı Sevgi Soysal. “Ev kadını” rolünü derinlemesine kurcaladığı gibi, bu kalıbı gönüllü olarak içselleştiren kadınları eleştirmekten de kaçınmadı. Eserlerindeki kadın karakterler toplumun kendilerine verdiği roller ile içlerindeki dinamikleri dengeleme mücadelesi içindeydiler ekseriya. Hem anne hem birey, hem verici hem bağımsız olmaya çalışan, bir noktada kırılan, sevdiklerini kıran, sonra da parçalarını toplayıp uzaklara kaçan, kaçabileceğine inanan kadın karakterler yarattı. Şafak adlı eserinde ise Oya karakteri bir tarafa özgürlüğünü koyar, bir tarafa sorumluluklarını.

“Sürgünüm haftaya bitiyor. Sonra? Denize giderim. Herhangi bir deniz kıyısına. Alanya’dan Ege’nin en güzel kıvrımlarına kadar nice manzara bir film şeridi gibi gözleri önünden akıyor. Mavi. Genişlik. Deniz. Kayalar. Orman. Peki kocası? Peki ev? Peki çocuğu? Peki daha bir yığın sorumluluk? Aslında şimdi ne mavi, ne özgürlük, ne orman var. Yaklaşan sorumluluklar var.”

Bakıyorum da Soysal’ın yazdıklarına ve etrafımda tanık olduğum ev hanımı epistemolojik kopuşlarına, mesele biraz orada biraz burada olmak galiba. Murathan Mungan’ın muhteşem şiirini biraz bozma pahasına: Ya içindesindir ev hanımlığının ya da dışında. Kendin içindeysen, kafan dışındaysa, çaresi yok kız kardeşim, mutsuz olacaksın...

26.08.2007

İzlenme : 3526
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us