. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Ya siz onun yerinde olsaydınız?

 

Bir an için kendinizi bir başkası farzedin bu sabah. Kim mi? Vladimir Nabokov’un şu anda 73 yaşında olan oğlu Dmitri Nabokov mesela. Düşünün ki dünyaca ünlü bir yazarın biricik oğlusunuz.

Çocukluğunuz boyunca ne zaman başınızı kaldırsanız babanızı kendi kendine mırıldarak bir köşede yazarken gördünüz. Yazamadığında sinirli, yazabildiğinde bonkör olduğuna tanık oldunuz kaç defa. Kim bilir belki de içten içe yazıyı kıskandınız. Babanızın sizden daha çok sevdiği bir çocuğu daha vardı sanki, asla rekabet edemeyeceğiniz ya da arkadaşlık yapamayacağınız bir tuhaf kardeş. Büyüdünüz. Kızlar sizden çok babanızın ünüyle ilgilendiler. Bozuldunuz ama belki bu durumun tadını çıkarmaya çalıştığınız anlar da oldu. Velhasıl tüm hayatınız boyunca insanlar size hep babanızı sordu, babanızı anlattırdı. Siz de kimi zaman istemeye istemeye, kimi zaman gururla ve hevesle oynadınız size düşen rolü. Sonra...

Sonra bir gün pat diye babanız göçüverdi bu dünyadan. Giderken sizi en zor ikilemlerden biriyle baş başa bıraktı. Babanızın üzerinde çalıştığı bir roman vardı. Adı; The Original of Laura (Laura’nın Orijinali ya da Aslı). Bu kitabı yazdı, yazdı. Ama ölmek üzere olduğunu kavradığı bir dönemde vasiyetine bir madde eklendi: “Ben bu kitabı bitiremeden ölürsem, oğlum Dmitri bu romanı derhal yok etmeli. Başkaları okumadan, yani yayıncıların, editörlerin ya da okurların eline geçmeden yok edilmeli bu metin.”

Şimdi sizce Dmitri Nabokov babasına karşı mı sorumlu, bu kitabı deli gibi merak eden ve okumak isteyen edebiyat okurlarına karşı mı sorumlu, bir insanın eserinin yok edilmesine razı olmayan insanlık ahlakına karşı mı sorumlu yoksa çoktan vefat eden bir babanın biricik isteğini bunca senedir hâlâ yerine getiremediği için sızlayan vicdanına mı sorumlu yahut belki de gördüğü karmaşık rüyalara, karabasanlara karşı mı sorumlu? İşte size ikilem.

Dmitri Nabokov yıllar var ki çıkamıyor bu ikilemin içinden. Bir çözüm bulabilmiş değil. Babasının yok edilmesini istediği romanın tam tamına iki kopyası var. İkisini de alıp kaldırmış bir İsviçre bankasının kasasına. Anahtarı onda. Tek varis olarak o verecek kararı. Bu arada yıllardır orada sakin sakin beklemekte sayfalar akıbetlerini. Belki de akıbetleri bu: Beklemek. Zira Dmitri Nabokov ne oradan çıkarıp yayınlayabiliyor onları, ne de oradan alıp sessizce yok edebiliyor. Ne o ne bu. Bu arada dünyanın önde gelen yayınevlerinden büyük teklifler yağıyor, ne avans çekler ne kontratlar geliyor önüne. Yeter ki “tamam” desin, razı gelsin babasının bu son metnini yayınlamaya. Yapamıyor.

Ben de milyonlarca edebiyat sever gibi bu hadiseyi merakla takip ediyorum. Ama alttan alta içimden bir ses Dmitri Nabokov’un tek çelişkisinin ölmüş babasının vasiyeti ile edebiyat dünyasının istekleri arasında bölünmek olmadığını söylüyor. Tablonun içinde bir yerde, gerilerde, şimdi 73 yaşında olan ama hep babasının oğlu olarak kalacak bir adamın iç çelişkilerini, kendini ona sevdirme, ona kabul ettirme arzusunu da görüyorum. İşin içine ancak bir oğul ile bir baba arasında yaşanabilecek son derece duygusal ikilemler de giriyor. Çoktan büyümüş ama hiç büyümeyecek olan bir oğlan çocuğunun babasına olan sevgisi, sitemi, kızgınlıkları... Söylemek isteyip de bir türlü söyleyemedikleri. Duymak isteyip de duyamadıkları. Bu kadar yüklü bir geçmişin ardından şimdi nasıl yok etsin yahut yok etmesin babasının son kelimelerini? Dmitri Nabokov hangi yolu seçerse seçsin karar kolay olmayacak.

Ya siz? Siz onun yerinde olsaydınız?..

 

27.01.2008

 

 

İzlenme : 3030
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us