. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Özürlü mü engelli mi?

 

“Avrupa ülkelerinde aile yapısının olmadığı, oralarda kadınların sadece bedene indirgendiği söylemi yanıltıcı ve çok kaba bir genellemeden ibaret demişssiniz bir yazınızda,” diyor üniversite öğrencisi bir okurum.

“Peki öyleyse neden bu kadar özürlü insan var Batı toplumlarında? Anneleri hamileyken uyuşturucu kullanan, içki içen bu çocuklar özürlü doğuyor. Bakın Batı’da ne kadar çok özürlü insan var sokaklarda.”

Kulak tırmalayan bir tını var bu “özürlü” kelimesinde. Sanki doğuştan ya da sonradan farklı olmak, farklı görünmek bir “özür”, bağışlanması ya da hoşgörülmesi gereken bir kusur imişçesine. Onun yerine “engelli” kelimesini kullanmak çok daha doğru geliyor bana. Böyle söyleyince “engellilik hali” o kişiye has bir “kusur” çağrıştırmıyor; toplumun ve sistemin engelli vatandaşın önüne çıkardığı engebeleri, sınırları, önyargıları hatırlatıyor. Özürlü denildiğinde bireye, engelli denildiğinde ise o bireyin içinde var olmaya çalıştığı topluma ve kültüre odaklanıyor kelime.

Gelelim okurun gözlemine, söyledikleri önemli ama eksik. Evet ilk bakışta, Batı toplumlarının gündelik yaşamlarına dair en çarpıcı gözlemlerden bir tanesi engelli pek çok insana sokaklarda, kamu binalarında, parklarda, otobüslerde rastlamanızdır. Hem zihinsel hem fiziksel engelliler gündelik hayatın her anında her yerindedirler. Peki bunun sebebi acaba bu toplumlarda bu durumda olan insan sayısının fazlalığı mı? Yani okurun ima ettiği gibi engelli insan sayısı o toplumdaki bir “ahlaki bir eksiklik”in sonucu mu? Yoksa tam tersine engelli insanlar toplumsal hayata daha fazla katılabildikleri, kamusal alana daha rahat ve daha sık çıkabildikleri için mi daha görünür durumdalar?

Ayrıntılar önemlidir, ayrıntılar hayatın tuzu biberi. Bir binaya girerken merdivenin yanı sıra rampa koymak, bir levhayı görme engellilerin de okuyabileceği şekilde düzenlemek, trafik ışıklarını, kaldırımları, yolları bu hassasiyetle ayarlamak.. “lüks birer ayrıntı” gibi gelse de aslında son derece temel bir gösterge. İnsana, bireye ve farklılığa verilen yeri ve önemi görmek için bir ölçüt. Türkiye’de sokaklarda, meydanlarda daha az engelli bulunmasının sebebi bizde engelli nüfusun daha az olması değil, sadece nice engellinin evinden dışarı çıkamamasından. Kolektif hayatın ritmi onlara ırak, kamusal alan alabildiğine soğuk ve hoyrat. Ne tekerlekli sandalyeyle ne âmâ bastonuyla yürümeye müsait sokaklar.

Ve tüm bunlardan daha da vahim olanı toplumun geri kalanının hoyratlığı, kabalığı, anlayışsızlığı ve önyargıları. Engelli olmak “eksik” olmak demek pek çok insanın gözünde. Seyirlik bir malzeme, bakarak inciteceklerini anlamak istemeyenler nezdinde. Herkesin aynı olduğu varsayılan ya da aynı olması beklenen toplumsal yapılarda “farklı” olmanın sancılarını en iyi bilenler belki de fiziksel ve zihinsel engelli vatandaşlar. Seyirlik bir toplum bizimkisi. Farklı görüneni evvela gözlerle yargılayan, bakışlarla denetleyen. Devasa bir göz toplum, asla kapanmayan.

Ve aklımdan çıkmayan bir sahne. Ankara’dayım. Öğrencilik yıllarım. ODTÜ dolmuşuna binmek için Ulus’tayım. Ön tarafta Yenimahalle otobüsüne bir âmâ biner. Arkasından seğirtmekte olan bir kadın mızmızlanan oğlan çocuğunu susturmak için söylenir: “Sus, yoksa köre veririm seni, bastonuyla pat pat döver!” Çocuk hâlâ kirpikleri ıslak, başını kaldırıp dehşetle bakar otobüse binen adama. Tedirgin bakıyorum âmâ adamın yüzüne. Duydu mu acaba kadının söylediklerini? Duyduysa bile renk vermiyor. Kim bilir belki de alışmıştır gündelik hayatımızın her kademesine sinen hoyratlıklara, duyarsızlıklara. Fiziksel ve zihinsel engellilere tanınan haklar ve sunulan var olma alanı bir toplumun demokrasi kültürünü ne kadar hazmettiğinin en temel ölçütlerinden biri.

 

15.06.2008

 

İzlenme : 3261
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us