. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Edebiyat konuşmak...

 

Bir salon düşünün. Tavanları işlemeli ve yüksek. İçi her yaştan kadınlarla dolu. Gencecik üniversite talebeleri, asistanlar, öğretim üyeleri ve o öğretim üyelerini vaktiyle yetiştiren kuşak, yani hocaların hocaları ve kürsü başkanları oturuyor sandalyelerde. Her konumdan, kademeden kadın var belki ama kimse kimseye tepeden bakmıyor, hiyerarşiler kurmuyor.

Son derece kıdemli, çalışmaları kıymetli bir öğretim üyesi de, üniversiteye henüz başlamış gencecik biri de eşit söz alıyor, konuşuyor ve birbirlerini saygıyla dinliyor. Çünkü öylesine eşitlikçi ve dost bir ortam var burada. İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları nın düzenlediği renkli, dinamik, interaktif bir etkinlik. Buradaki öğrencileri görünce umutla doluyor içiniz. "Zihinleri ne kadar berrak, okuyan, tartışan, yüreğiyle konuşan bir kuşak geliyor" diyorsunuz. Konumuz "edebiyat ve kadın". Kadınlık, yaratıcılık, kız kardeşlik... Konuşacak o kadar çok konu var ki; zaman yetmiyor, su gibi akıp geçiyor saatler.

Yaklaşık on gün sonra ikinci bir ortam düşünün. Bu kez tarihî bir medresedeyiz. Kuyucu Murat Paşa Medresesi. Tıklım tıklım dolu bu tarihî ve görkemli yapı. Bu kez doku biraz daha farklı ama benzer şekilde renkli, içten ve dinamik. Değişik bölümlerden kız ve erkek öğrenciler, asistanlar, öğretim üyeleri... Gençler her yerde. Her sene özveriyle ve özenle düzenlenen Akşit Göktürk ü anma toplantıları çerçevesinde konuk yazar olarak davetliyim. Konu "kimlik, dil ve edebiyat". Elden geldiğince, dilim döndüğünce yazarın nasıl da göçebe, yazının nasıl da su gibi akışkan olması gerektiğine inandığımı anlatıyorum. Edebiyat ve sanat insanları dışlayamaz, buluşturur. Ayrıştıramaz, kucaklar. Son derece farklı gibi görünen kimlikler ve kişilikler arasında empati köprüleri kurar. Hikâye anlatma sanatıdır edebiyat. Hikâyeler ise hem yereldir hem evrensel. Hem derine uzanan kültürel kökleri vardır hem de sınırsız ve hudutsuz bir hayal gücünden beslenirler.

Öyle bir ortam düşünün ki seyircilerini hevesli, heyecanlı, meraklı, düşünen, okuyan, tartışan gençler oluştursun. Öyle bir ortam ki konuşmacılar arasında hem değerli akademisyenler hem de Türkiye nin az sayıda, nadir bulunur edebiyat eleştirmenleri olsun. Edebiyat ve sanat kuramlarının içinden yazan ve konuşan, magazin dünyasıyla hiç ilgilenmeden dosdoğru kitapları, yani metinleri büyüteç altına alan eleştirmenler; Jale Parla, Asuman Kafaoğlu Büke gibi. Biz yazarlar için hakiki ve samimi edebiyat eleştirmenlerini dinlemek adeta gıdadır. Besleniriz onların sözlerinden, yorumlarından, eleştirilerinden. Ruhen ve zihnen besleniriz.

Bir yanıyla bakınca Türkiye de edebiyat çok konuşulan bir şeymiş gibi geliyor. Basının da ilgisini çeken renkli bir konu gibi. Halbuki öyle değil. Edebiyatı o kadar az irdeliyor, inceliyoruz ki aslında. Çünkü biz yazının kendisi dışında her şeyi konuşuyor gibiyiz. Yazı değil, yazar odaklı kültürümüz. Yazarların kılık kıyafetleri, saç kesimleri bile bol bol konuşuluyor da mesele metinlerin incelenmesine, okunmasına, yorumlanmasına gelince bir kelime kuraklığı yaşanıyor. Ve bu arada eser bir kenarda kalıyor. Yani esas konuşulması gereken.

"Filanca filmi görmedim ama iyi olmadığına eminim" ya da "şu kitabı okumadım ama bence şöyle şöyle" ve hatta "falanca yazarın hiçbir eserini okumadım ama bence kötü yazıyor" diyen, diyebilen insanlar var. Hatta böyle yazan köşe yazarları mevcut. Okumadan fikir, yargı ve önyargı sahibi olanlar. Ama işte bir de muazzam bir sanat ve edebiyat alıcısı var ki Türkiye de fark etmemek, sevinmemek mümkün değil. Okurlar, izleyiciler, dinleyiciler... Konuşan, okuyan, sorular soran, hayaller kuran, dünyayı takip ve merak eden, âşık olan, aşktan korkmayan bir gençlik. Ben bu tür güzel etkinliklerde dinleyicilere bakınca onlardan çıkacak yeni yazarları, yeni şairleri, yeni akademisyenleri, yeni sinemacıları heyecanla düşünmeden edemiyorum.

 

15 Mart 2009

 

İzlenme : 3251
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us