. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
"Edebiyat turizmi"

 

ULUSLARARASI bir edebiyat festivalinin davetlisi olarak Prag´daydım bu hafta. İki dokulu, iki başlı bir şehir Prag. Hem sakin, hem hareketli. Bir tarafta geçmişin derin izleri duruyor; bir tarafta yetişmeye çalışılan gelecek var. Binalarda, ara sokaklarda ve yaşlı insanların yüzlerinde komünizmin gölgeleri dolaşıyor. Öte yandan meydanlarda, ana caddelerde ve gençlerde bir büyük değişim içinde olmanın hazzı okunuyor. Çünkü değişiyor Prag. Hızla. Kararlılıkla. Ve ister inanın ister inanmayın bu dönüşümde "edebiyat turizmi" muazzam bir rol oynuyor!


Bana şehri dolaştıran üniversite öğrencisi genç kız komünizmden kalma blok blok apartmanların önünden geçtiğimizde neredeyse utanarak fısıldıyor. "Bu binalar çok çirkin, onlara bakmayın lütfen! Siz esas Eski Şehir´e bakın ya da yeni yapılan modern yapılara!" Prag´da belli ki eskiye rağbet var. Yani imparatorluk dönemine. Önceki yüzyılların ihtişamına. Bir de yeniye rağbet var.


Modern ve Batılı olan her şeye.


İkisinin arasında kalan komünizm dönemi ise hiç yaşanmamış kabul ediliyor kimilerince, bilhassa gençler tarafından.


Artık kendini "yaşlı ve durgun bir Doğu Bloku şehri" olarak görmüyor Prag. Tam tersine rotasını başka yöne çevirmiş. İleriye. "Dinamik ve modern bir Avrupa başkenti" addediyor kendini. "Bir kültür başkenti!"


Çocukluğumdan beri çok şehir gördüm, bambaşka ülkelerde yaşadım. Ama galiba hiçbir yerde "kültür" ve "sanat" ve "edebiyat" kelimelerinin Prag´da olduğu gibi baştacı edildiğine rastlamadım.


Praglılar yaşadıkları şehir ile edebiyat ve sanatı etle tırnak gibi ayrılmaz bir ikili olarak görüyor. Sade buranın yerlileri değil, turistler de şehre böyle yaklaşıyor!


Kafka´nın memleketi burası. Ve her yer Kafka´nın resimleriyle, biblolarıyla, yazılarıyla dolu.


Kafka´nın resmini taşıyan anahtarlıklar, kalemler, defterler, hatta çikolata, bisküvi ve şekerlemeler rafları dolduruyor. Onun kadar ünlü olmasa da diğer yazar ve şairler de bu yoğun ilgiden nasibini alıyor.


Mesela geçmişte entelektüellerin düzenli olarak buluşup sanat ve edebiyat konuştukları bir kafe, Cafe Slavia, şehrin en gözde mekanlarından biri olmuş. Burası tam bir şehir efsanesi.


Deniyor ki 1800´lerden beri Prag´da yaşayan her edebiyatçının yolu muhakkak bu kafeden geçmiştir. Buna eski Devlet Başkanı Vaclav Havel gibi meşhur isimler de dahil!


Komünizm döneminde ise yazarların ne konuştuklarını dinlemek ve denetlemek için kafedeki her masanın altına bir dinleme cihazı yerleştirilmiş.


Burada kahvesini içip, pastasını yiyip, rejim aleyhine uluorta konuştuktan sonra kapıdan çıkar çıkmaz tutuklananlar olurmuş. Gene de bu tarihi mekâna gelmekten hiç vazgeçmemiş yazarlar. Ve bugün Prag´a giden binlerce turist muhakkak Cafe Slavia´ya uğrayıp bu "tarihi ve entelektüel" mekânda bir kahve içiyor.


Ertesi sabah Amerikalı bir turist çift ile tanışıyorum. Karı koca altmışlı yaşlardalar. İkisi de öğretmenmiş. Amerika´nın küçük bir kasabasından kalkıp da Prag´a gelmelerinin ardındaki hikmeti anlamaya çalışıyorum. "Edebiyat yüzünden burdayız" diyorlar.


Ne demek istediklerini sorduğumda, beni hayrete düşüren bir cevap alıyorum. "Bizler edebiyat turistiyiz!" Böyle bir kavram olduğunu bile bilmiyordum. Merakla bakıyorum yüzlerine. "Edebiyat turizmi diye bir şey var artık," diyor kadın bilmiş bir edayla. "Dünyanın bazı şehirleri edebiyat başkenti kabul ediliyor. Prag bunların başında. Biz de otobüslerle şehri dolaşıp burada yaşamış edebiyatçıların evlerini, çalışma mekânlarını, takıldıkları kafeleri, yazılarında anlattıkları köprüleri ziyaret ediyoruz. Mola verdiğimiz yerlerde edebiyatçıların kitaplarından bölümler okuyor, aramızda tartışıyoruz.... "


Çağımızın yükselen akımı "edebiyat turizmi" Türkiye´ye uğrar mı dersiniz? Bunun olabilmesi için önce bizlerin kendi edebiyat ve sanat tarihimizin kıymetini bilmemiz gerek.


Sizce de güzel olmaz mı Halide Edip Adıvar´ın, Yahya Kemal´in, Hüseyin Rahmi Gürpınar´ın, Ahmet Hamdi Tanpınar´ın İstanbul´unu tanımak ve tüm dünyaya tanıtmak?

 

22.05.2009

 

İzlenme : 3548
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us