. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
TOBB Üniversitesi´nde bir öğleüstü

 

ANKARA´da sakin bir öğleüstü. TOBB Üniversitesi´nin tıklım tıklım dolu amfisinde öğrencilerle "AŞK üzerine bir sohbet"te buluşuyoruz. Romanım hakkında konuşmamı kısa kesip, soru-cevap kısmına geçiyorum. Çünkü ben esas, öğrencilerin görüşlerini, yorumlarını, eleştirilerini merak ediyor, onları dinlemek istiyorum. Onlar da, sağolsunlar, sıkılmadan, çekinmeden, birbirlerini ezmeden tek tek söz alıp, arka arkaya sorular soruyorlar.


Tasavvuftan aşka, yazı yazmanın zorluklarından okurların yazardan beklentilerine; yerellikten evrenselliğe, din felsefesinden sanatın özerkliğine kadar son derece geniş bir yelpazede konuşuyoruz. Konular konuları açıyor. Her soru yeni sorulara zemin açıyor. Ve giderek ortaya son derece samimi, sahici, sıcak bir edebiyat ve kültür sohbeti çıkıyor. Öyle bir hava var ki amfide, insana bu memleketin gençleri hakkında umut ve güven veriyor.


*

Mizacım gereği çok sık seyahat ediyor, mesleğim gereği okurlarla ve bilhassa gençlerle ve kadınlarla çok sık sohbet ediyorum. Edebiyat okurlarının fikirlerine kıymet veriyor, yazarların sadece "gözlemci" değil, aynı zamanda iyi birer "dinleyici" olması gerektiğine inanıyorum. Benim işim "hikâye anlatıcılığı". Ve hikâyeler, hayaller hepimizin ortak malı. Kimsenin tekelinde değiller. Hiçbir grup, kesim ya da kişi ile sınırlı değiller. Hikâyelerin tapusu yok ve herkesin anlatacak bir hikâyesi var aslında. Ben de okurlarımı kategorilere ayırmadan, kendimden ayrı görmeden, "filancacılar" ya da "falancacılar" diye yapay sınırlarla bölmeden yaklaşıyorum.


Türkiye´de nice zaman birbirimizi çok kolay ve acımasızca yaftaladığımızı, yargıladığımızı, dışladığımızı düşünüyor; edebiyatçının bütün bu polemiklerden uzak durması ve herkese eşit yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Ve bir şeyi daha biliyorum: Siyaset insanların farklı yanları üzerine odaklanır; sanat ise insanların ortak yanları üzerinde durur. Siyaset habire "biz" ve "onlar" ayrımı yapar. Husumetten beslenir. Sanat ise farklı gibi duran parçaları birbirine yaklaştırır. Bütünleştirir. Birler. Empatiden beslenir. Tasavvuf gibi sanat da özünde birleyicidir.


Hal böyle olunca gittiğim hemen hemen her edebiyat etkinliğinden kıymetli anılarla dönüyorum. Ama TOBB Üniversitesi´nde gördüğüm öyle bir özellik var ki, doğrusu benzerine çok az kurumda rastladım. Burada öğrenciler "ders al-ezberle-sınıf geç-mezun ol-iş ara" klişesinin dışındalar. Son derece yaratıcı ve yapıcı, mesleki ilgi alanlarına olduğu kadar bireysel becerilerine de önem veren eşitlikçi bir yapı içinde okuyorlar. Beni etkileyen, düşündüren bir karışım bu. Ve her karışım gibi onun da bir formülü var. Dört unsur bir arada: a (bilim, bilgi ve beceri) artı b (özgüven, önyargısızlık) artı c (dünyaya açıklık) artı d (edep ve kendi kültürüyle barışıklık). Düşünün tüm bu unsurları aynı anda kaç yerde bulabiliriz? Hem "buralı" hem "dünya vatandaşı" olmak, hem bilgi hem edeple donanmak, yerellikle evrenselliği harmanlamak, mesleki beceri kazanırken birey de olabilmek, ezberci değil yaratıcı bir eğitim almak, öğrenmek kadar kültürel ve ruhsal açıdan da kendini yetiştirmek...


Türkiye´de son zamanlarda çok üniversite açıldı. Ama tüm bu unsurları hedefleyen ve önemseyen kaç kurum sayabiliriz acaba? Ne yazık ki fazla değil.


*

Türkiye bunca zaman gençlerini hep "beyin göçü"ne kaptırdı. Mühendislikten uluslararası hukuka, sosyal bilimlerden tıp alanına, nice gencimiz okuma amaçlı Amerika ve Avrupa´ya gitti ve mezuniyetten sonra dönmek yerine oralarda kaldı. TOBB Üniversitesi böyle bir ortamda, "beyin göçü"ne maruz kalan bu topraklarda, şimdi düşünen, sorgulayan, bilen, yapan, başaran "beyinler" yetiştiriyor. Ama "bilgi" kadar "edep"i de önemseyerek.


Benden naçizane bir tavsiye: Olur da memleketin hızlı gündeminden bunalırsanız, basında çıkan şiddet haberlerine, köşe yazarlarının dinmeyen polemiklerine ya da televizyon kanallarındaki patırtılı kavgalı hallere bakıp karamsarlığa kapılırsanız, şöyle bir Ankara´ya, TOBB Üniversitesi´ne gidin. Oturun kantinde, öğrencilerle sohbet edin. İzleyin. Dinleyin. Ortamı gözlemleyin. Ve orada gürül gürül akan enerjiyi, dinamizmi, idealizmi hissedin. Çıktığınızda tebessümle bakıyor olacaksınız etrafa.

 

 

25.06.2009

 

 

İzlenme : 3157
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us