. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Londra’da kibir ve tevazu

 

AYLARDAN ağustos, yer Londra. Wembley Stadyumu´ndan şehrin bağrına uzanan sokaklarda on binlerce insan yürüyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı... Herkesin yüzünde benzer bir ifade ve dilinde tanıdık melodiler. Arada atlı polisler çıkıyor kalabalığın karşısına. Polisler gayet nazik. Yürüyenler bir o kadar saygılı. İnsanlar sakin, kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Muazzam kalabalığa rağmen aksamayan bir nizam var. Binlerce insan aynı anda aynı yöne doğru yürüyor ama kimsede ne bir taşkınlık, ne bir sarhoşluk gözleniyor.

Uzaktan bakıldığında sanırsınız ki siyasi bir yürüyüş bu. Sanki bir miting meydanı. Ya da bir partinin seçim konuşması sonrası. Halbuki bahsettiğim manzara, U2 konserinden sonra dağılan izleyici kalabalığından başkası değil. Bir insan selinin içinde birer damla olmuş biz de yürüyoruz; ben ve İstanbul´dan beraber geldiğimiz dostlar... 

* * *

U2 yirmi senelik mazisiyle dünyanın en ünlü, en başarılı rock grubu. Çıkışından bugüne tek bir çizgide ilerlemedi. Grubun ilk on yılındaki hali ile takip eden on yıldaki hali aslında çok farklı. 1980´lerde: Sanatsal arayışlar ve yenilikler. 1990´larda: Giderek katmerlenen özgüven ve dünya çapında bir rol oynuyor olmanın şuuru. Grubun "360 Derece" isimli en son dünya turnesinin İngiltere ayağında stadyuma gelen seyirci sayısı o kadar fazlaydı ki, bir rekora imza atıldı. 100 bin kişi beraber dinledik ve hep bir ağızdan eşlik ettik şarkılara.

U2 konserinin dağılma sahnesinin bir siyasi yürüyüşü andırması tesadüf değil elbette. Dünya müzik tarihinde çok az rock grubu sanat ile siyaseti, onlar kadar iddialı ve başarılı bir şekilde harmanlayabildi bugüne kadar. Afrika´da yayılan açlık ve hastalıklar, Burma´da rejimin totaliter yapısı, Güney Afrika´da apartheid sisteminden kalan aksaklıklar ya da AIDS tedavisi için kampanyalar...

U2 sadece şarkılarıyla değil, yürüttüğü kampanyalar ve giriştiği projelerle de adından çokça söz ettiren bir grup. Madalyonun bir de görünmeyen yüzü var. Siyasi liderlere olan yakınlığı Bono´ya hem çok şey kazandırdı, hem kaybettirdi. Bilhassa, Bush´a gösterdiği yakınlık ve ondan aldığı destek zamanında çok eleştirildi. Bush rejiminin Irak politikasını eleştirmeyişi bir başka açık olarak hafızalarda yer etti.

Bir yaz gecesi sahnede Bono´ya bakıyorum. Muazzam bir enerji yumağı. Yaratıcı. Cesur. Zeki. Ve kibirli... Ve birçok zeki ve kibirli insan gibi o da bu durumun farkında. Bazen örtmeye çalışıyor kibrini. İnce bir örtü çekiyor hallerinin üstüne. Bazense uğraşmaya bile gerek görmüyor. Öyle ya da böyle seviliyor çünkü. Milyonlar tarafından beğenildiğini biliyor.

Bono´nun söyleminde beni alttan alta rahatsız eden bir şey var. İncecik ama keskin bir kılçık gibi dikiliyor, güzel bir yemeğin içinde. Sürekli "biz" ve "onlar" ayrımı yapıyor Bono. Devamlı "iyiler" ve "kötüler"den bahsediyor; "doğru insanlar" ve "yanlış insanlar" diye bir ikilem üretiyor. Ve ne hikmetse kendisinin doğru insanlardan olduğundan çok emin.

* * *

Tasavvufa senelerini, ömrünün nice demlerini vermiş manevi büyükler, kimi insanın "başarısızlık"la kimi insanın da "aşırı başarı"yla sınandığını söylerler. Ve derler ki: "Aslında en zor sınav, parayla, şanla, şöhretle gelen sınavdır. Orada zemin kaygan, kisveler parlaktır. Bu imtihanı geçebilenlerin sayısı çok ama çok azdır." Kariyerinde başarısız olmak da bir imtihandır ama dünyaca başarılı olmak daha büyük bir imtihan.

Parasızlık ya da yoksunluk da bir imtihandır ama zenginliği ne yapacağını bilememek daha büyük bir imtihan. Sevilmemek ya da dışlanmak da bir imtihandır ama baş döndürücü şan ve şöhret daha büyük bir imtihan.

Hem ününe ün katmak, hem yüreğinde duru ve naif kalmak mümkün müdür? Konser sonrası bu soruyu sorgulamadan edemiyoruz. Çoğumuz bunun imkânsız olduğu fikrinde. "Ünlü olan herkes ruhundan ödün verir" diyor bir arkadaşım. "Dünya çapında ünlü olmak içinse kibirli olmak şart, kendini korumanın başka yolu yok" diyor bir başkası.

Bense düşünmeden edemiyorum: Yok mudur bunun bir başka yolu yordamı? Hem meşhur hem mütevazı olmak; hem eleştirel duruşunu yitirmemek hem kimseyi kendinden aşağı görmemek mümkün olamaz mı? Başarıyla sınanan insanların bu tevazu sınavını geçmesi neden bu kadar zor?

 

20.08.2009

 

İzlenme : 2998
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us