. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Yoğun gündem arasında

 

Ne çabuk unuttuk sel felaketini? Nasıl da başka konulara yöneldik hemen. Hızla, telaşla, zamanla yarışırcasına. Türkiye’de gündem yoğun. Gündem inişli çıkışlı. Gündem hep siyasetin ve siyasetçilerin gölgesinde. Sahi bu “gündem” ne tuhaf bir kelime. Hem kendi başına hiçbir şey anlatmıyor, hem habire kullanılıyor her yerde. “Gündemi takip etmek”ten bahsediyoruz. Sanki bizden ayrı, kendi başına bir eti budu, varlığı var bu kelimenin. Tutmaya kalksan tutamazsın, kayar elinden. Yakalamak istesen, yetişemezsin peşinden.

Zaman farklı akıyor burada, bilhassa İstanbul’da. Hani Venedik’te, Sevilla’da, Brüksel’de, Köln’de zaman üç karış yol gittiğinde, bizde çoktan altı kulaç atmış oluyor. Orada bir koca günde olup bitenler, burada bir-iki saatte yaşanıyor. Türkiye’ye bir haftalığına gelen bir yabancı gazetecinin izlenimleri ile bir sonraki hafta gelen yabancı gazetecinin izlenimleri bile birbirini tutmuyor. Çünkü aradaki bir hafta içinde ülke gene bir sürü hadiseden geçmiş, pek çok badire atlatmış oluyor. Zaman bize yetmiyor.

Zira biz burada zamanı saatlerle değil, saniyelerle ölçüyoruz. En ince kumdan kum saatleri bile yetişemiyor hızımıza. Her saniye bir kopuş, yeni bir oluş demek. “Tik-tak-tik-tak…” Radyodan, cep telefonundan, televizyondan, bilgisayardan alt yazılarla satır satır geçiyor gündem. “Tik” ila “tak” arasında birkaç kez yenilenmiş oluyor. Her göz kırpışında, nabzımızın her atışında, her nefes alışımızda günden yeniden değişiyor. Kızanlar, çatanlar, kamplaşanlar, kutuplaşanlar… Bir hayhuy, bir hengâme. O kadar süratli, öylesine gergin ve karmaşık ki şehir hayatımız, yoruluyoruz farkında bile olmadan. Yıpranıyoruz. Çalışmaktan değil, didinmekten değil, yaşamaktan yoruluyoruz. Akşam eve döndüğümüzde o kadar yorgun ve bıkkın oluyoruz ki ya televizyona ya uykuya sığınıyoruz.

***

Ne çabuk unuttuk sel felaketini? Oysa daha cenazeler kaldırılalı sayılı saatler geçti. Yaraların sarılması ve benzer felaketlerin bir daha yaşanmaması için yeterince durup düşünmedik, analiz yapmadık, çözüm üretmedik. Bir mevsimi bitirmeden bir başkasına varmaya çalışan körpe ağaçlar gibiyiz. Kışın çiçek açmaya kalkıyoruz. Bir an durup tefekküre vakit yok sanki. Yetişmek lazım. Bitimsiz bir telaş içindeyiz. Azalmayan bir gerginlik halindeyiz. Eğer şimdiden bu kadar hızlı unutuyorsak yaşanan acıyı, bundan bir hafta, bir ay, bir sene sonra ne yapacağız?

İnternette hazırlanan bir video klip var, “sel felaketi” yazıp baktığınızda hemen karşınıza çıkıyor. Kimin hazırladığını bilmiyorum ama vakit ayırıp uğraşanların eline sağlık. Öyle bir iş çıkarmışlar ki ortaya, insan izlerken ürperiyor. Klipte, sel esnasında ve sonrasında çekilmiş onlarca fotoğraf, etkileyici bir müzik eşliğinde sunuluyor. Oyuncak arabalar gibi yol ortasında kıvrılan koca koca TIR’lar, kumdan kuleler gibi yıkılan hayatlar, insan taşımaya elverişli olmadığı halde servis aracı olarak kullanılan kamyonet içinde sönen hayatlar, geride kalanların çaresizlikle bakan gözleri… Korku, umutsuzluk, yeis ve her şeye rağmen dayanışma… Birbirine el uzatan, yardım eden, insanlığını böyle anlarda test eden bizler…

Bugün yapacak acil ve önemli işleriniz, yetişecek randevularınız olabilir. Takip edecek yoğun bir gündem olabilir. Ama bütün o koşuşturma arasında bu basit klibi izlemeye iki dakikanızı ayırın. Bilgisayar ekranını kapattığınızda, inanıyorum ki, algılarınızın ayarlarında bir değişiklik olacak. Belki de yetişeceğiniz yere varmak için acele etmek gelmeyecek içinizden. Tartışmalar, telaşlar, polemikler anlamsız görünecek gözünüze. Kızdığınız birine o kadar kızamayacaksınız. İçerlediğiniz bir hadise önemini yitirecek. Bir an için de olsa. Bir sonsuz an.

Şu gündem denilen şeyi “siyaset” değil, “insan” odaklı yaptığımızda her şey daha farklı olacak. Zamanla ilişkimiz durulacak, ritmimiz yavaşlayacak. Ayrım yapmadan, hiyerarşilere ya da kategorilere ayırmadan, etiketlemeden, yaftalamadan, dışlamadan, “öteki”leştirmeden, sadece ve sadece insan…

 

17.09.2009

 

İzlenme : 2817
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us