. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Güzelim şehir İzmir

 

BU hafta İzmir´deydim. Alsancak D&R´da bir imza gününde buluştuk İzmir´in güzel okurlarıyla. Dersini asıp gelen öğrenciler, işyerinden izin alıp gelen çalışanlar, çocukları komşuya emanet edip gelen ev hanımları, dükkânını kapatıp gelen esnaf, öğle yemeğini imza kuyruğunda sandviçle geçiştirenler... Kimisi kendisi için kitap imzalatıyor, kimisi akrabaları için, kimisi de uzaktaki, hatta gurbetteki dostları için. "İmza atmaktan yorulmadınız mı?" diye soruyor D&R görevlileri. Halbuki ben değil yorulmak, yenileniyorum. Ruhen ve zihnen tazeleniyorum. Okurların anlattıklarından çok şey öğreniyorum. Enerji, moral ve ilham alıyorum konuştuğum ve dinlediğim her roman okurundan. Okur ile yazar arasındaki o derin ve hakiki ruhdaşlık bağına inanıyorum.

Akşam 9 Eylül Üniversitesi´nin davetlisi olarak çok daha geniş bir okur kesimiyle beraber olma fırsatı buluyorum. Sorular soruları açıyor; konular konuları. Koca salonda her yaş grubundan ve her kesimden insan var. Türkiye´de birçok edebiyat etkinliğinde kadınların sayısı, erkeklerden gözle görülür biçimde fazla olur. Halbuki İzmir´de kadınlar kadar erkekler de roman okuyor. Gençler de roman okuyor, gençler dediysem sadece üniversite öğrencileri değil, lise, hatta ortaokul öğrencileri de. Orta yaşlılar da okuyor ve çok daha yaşlı bir kuşak da.

Anneanneler ile torunlar aynı kitabı paylaşıyor bu şehirde. "Önce anneannem okudu romanınızı, sonra ben" diyor genç bir kız. Gözlerinin içi gülüyor. Bilgi ve birikim, kuşaktan kuşağa akıyor. Su gibi akışkan. Su gibi duru. Özenle giyinmiş yaşlı hanımefendiler de var salonda, türbanlı genç kızlar da. Solcular da var, sağcılar da, ortada bir yerlerde demir atanlar da. Kozmopolit bir kültürde yetişenler de var, daha milliyetçi bir çizgide durmayı yeğleyenler de. Liberaller, sosyal demokratlar, feministler, nihilistler, muhafazakârlar, dindarlar da var.

Tasavvufa gönül verenler de var, içinde ruhaniyet olan her şeye şüpheyle bakanlar da. Ve zahiride belirgin, hatta mühim gibi duran tüm bu ayrımların anlamını yitirdiği bir öte boyut var. Her şeyin sabun köpüğü gibi uçuşup yok olduğu bir an. Birbirimizi anlayabildiğimiz, dinleyebildiğimiz ve hatta gayretsiz sevebildiğimiz bir diyar var. İnsandan insana uzanan gönül köprülerinde sessizce ilerleyip zihinsel kalıplarımızın kapılarını sonuna kadar açarsak şayet.

 

*

İzmir´de bir akşamüstü. Uzun, keyifli ve samimi bir edebiyat sohbeti çıkıyor ortaya. İnançtan konuşuyoruz, hayal kurmaktan, yazmaktan ve yolculuklardan. Birey olmaktan ve birey kalmaktan konuşuyoruz. Edebiyattan ve aşktan. İzmir´in okurunun eğitimine, birikimine, bilgisine ve sağduyusuna tanıklık edip de etkilenmemek mümkün değil. Öyle sorular soruyorlar ki şaşırıyor, zorlanıyorum bazen.

Her ne kadar kimi okurlar beni "Aşk" romanıyla tanımış olsalar da, çok daha uzun zamandır bilen ve takip eden bir kesim var ki bütün kitaplara aşina. Pinhan´dan da soru soruyorlar, Mahrem´den de. Benim bile unuttuğum yahut hiç görmediğim bağlantılar kuruyorlar kitaplarım arasında. Roman karakterlerimi isim isim sayıyorlar. Cismen tanıyorlar. Şükranla yanıtlıyorum sorularını, elden geldiğince, dilim döndüğünce. Bilmiyorlar ki aslında her yazar, okuruna şükran duyar içten içe.

Ben çocukluğumu ruhumun kapalı kutusunda saklanarak geçirdim. İçe dönük, sessiz, yalnızdım. Tek çocuk ve tek anne, habire yolculuk halinde geçti hayatımın ilk demleri. Ergenlik ve gençlik dönemlerim boyunca zaman zaman bir ailem olmamasına hayıflandım, üzüldüm içten içe. Yalnızlıklar ve yolculuklar bazen muhteşem bir keyif ve özgürlüktü ama ağır geldiği zamanlar da oldu.

İzmir´de edebiyatseverlerle buluştuktan sonra akşam yorgun ama yüreğimde şükranla ayrıldım bu güzel şehirden. Geri dönerken uçağın camında çocukluğumu gördüm. Halının üstünde oturmuş, alfabenin harfleriyle oynayan suskun kız çocuğuna göz kırptım. Gülümsedi, yarı muzip, yarı çekingen. Hani o zamanlar hep geniş bir ailem olsun isterdim ya, bunca sene sonra şimdi yüzlerce, binlerce kardeşim ve kız kardeşim oldu. Okur benim ailem. Okur benim akrabam. Hayatta her akrabalık kan bağıyla kurulmuyor. Kimi de kalp bağıyla kuruluyor işte.

 

19.11.2009

 

İzlenme : 3477
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us